Kült, esas olarak “din” anlamında kullanılsa da, din ve sosyoloji bilimlerinde, çevrelerindeki kültür veya toplumun genel veya anaarterin dışı gördüğü inanç, uygulama veya ibadetlere kendini adamış bir birleşik insan topluluğuna verilen isimdir.

Kitsch, varolan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak-ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir.

Klişe (Fransızca: Cliché) uzun süre çok fazla kullanılmış ve artık etkisini yitirmiş ifade, fikir ya da öğelerdir.

13 Eylül 2012 Perşembe

Geriye Kalan (2011)


Türk sineması yaz aylarında durgunluğunu yaşarken, Türk filmleri vizyona girmek için yeni sezonun gelmesini bekliyor. 2011 yılında Antalya Film Festivali'nden en iyi yönetmen ve en iyi kadın oyuncu ödülleriyle dönen "Geriye Kalan", vizyonun durgun olduğu bu dönemlerde anca seyirciyle buluşma şansı buldu. Belki çoğu kişi yeni filmleri bekliyor olabilir ama bence bu önemli filmi de görmezden gelmemiz lazımdı. 

Filmin kısaca konusunu özetlememiz gerekirse; klişe bir konunun içinde olduğumuzu söyleyebiliriz. Çünkü yine bir erkek ve iki kadından oluşan bir aşk üçgeni var. Hatta aşk demeyelim de, ilişki üçgeni var desek daha doğru olur. Karısından sıkılan bir doktorun, iş yerindeki çalışan bir kadınla ilişkisi mercek altına aldığımız konumuz konumunda bulunuyor. 



Son derece bilindik bir konuya nasıl bir farklılık getirildiğini düşünüyorsanız. Şimdi o kısma değinelim. Kadın yönetmenin olmasından kaynaklı olarak, film çoğunlukla ayrıntılara, çok fark edilmeyen ama hayatın parçası olan gerçeklere odaklanmayı seçiyor. Öyle ki, zamanla silikleşen ayrıntılar, filmin odak noktası haline geliyor. Böylece iki ilişkinin anatomisine göz atmaya başlıyoruz. 

Filmdeki karakterlere yoğunlaştığımızda Sevda, kocasıyla monoton bir hayat yaşar. Günlük işleriyle ilgilenir, çocuğuna bakar ve kocasını tatmin eder. Ancak kocasının başka bir ilişkisi olduğunu anladığı an, hayatındaki boşluğu bu ilişkinin kökenlerine inerek irdelemeyi tercih eder. Bir kadın zor durumlarda limitlerinin neler olabileceğini görürüz. Ancak filmdeki kadınların derinlerine indiğimizde, aslında hepsinin maddi güçlükler ve çaresiz kalma korkusundan bu işleri yaptığını görürüz. Örneğin Sevda, kocasının onu aldatmasına uzun zaman göz yumuyor. İstese o anda da bitirebilir. Fakat elinde hiç bir güvencesi yok. Bu yüzden de annesinde de öğütler alarak evliliğini kurtarmaya çalışıyor. 


Belki de hayatta kızlara en çok öğretilen olay bu. Erkek özgürdür ve sen onu yanlış yola sapsa da toparlayacaksın. Kadın fedakar olacaktır. Çünkü geleceğini düşünür sürekli ve önceliği güvencedir. Bu yüzden de Sevda sürekli kocasına yeni bir ev aldırmak istiyor. Yeni ev alınmasının tehlikeye girdiği an, harekete geçiyor. Çünkü eğer o evi aldıramazsa, o da diğer karakter Zuhal'in durumuna düşecek. O da yalnız kalacak ve zorluklarla tek başına mücadele etmek zorunda kalacak. Her şeyin temelinde bu gizli. Kadın kendine bakıp güzel görünmeye çalışıyor, kocasının her şeyini toparlıyor. Bunca yaptığı şey karşılığında sadece o evi istiyor. 

Diğer kadının adı Zuhal... Kocasından ayrıldıktan sonra hasta oğluyla yaşıyor. Kendini adeta oğluna adamış. Hastanede çalışmanın avantajıyla gözüne kestirdiği bir doktorla ilişkiye başlıyor. Aradığı tek şey belki de sarılacağı bir adam... Yoksa neden evli bir adam seçsin ki? Tabii kadın tarafından olay böyleyken, erkek tarafı, seksle yetinemiyor. Çünkü erkekler her ne kadar görünmese de, daha duygusallar, sahipleniciler... Üstelik bunları yapmakla yükümlü olduğu kadın dışındaki kadınlara karşı da... Tabii erkek en özgür seks ilişkisinde dahi, beraber olduğu kadına sahip olmak istiyor. Bu yüzden de ona malıymış gibi davranarak ona güvence vermeye çalışıyor. Zuhal ise bu durumdan hoşlansa da, zamanla başka bir kadının varlığı batıyor. Belki de doğru olanın uzaklaşmak olduğunu düşünüyor. Tabii bunu o adama anlatabilirse...



Erkek karakter Cezmi ise filmin en az değinilen karakteri... Bunun nedenlerinden biri olarak da kadın yönetmen Çiğdem Vitrinel'in bir kadın hikaye anlatması olabilir. Özellikle de kendi geçmişinde var olan boşanmış, dul kadın portreleri ile tecrübeleri olduğunu düşünürsek, normal bir seçim olarak gözükebilir. Cezmi, kadınları geliriyle elinde tutan bir adam gibi gözükse de, aslında çalışıp eve gelen ve sonrasında karısını şişme bebek gibi kullanan erkeklerden farksız bir adam... Karısını anlamaktan çok, ona ayak uydurmasını isteyen bir adam... Ve en önemlisi karısını aldatan binlerce adamdan birisi... Kendisini çok zeki sanan, karısının anlamayacağını düşünen, ancak ayrıntılardan yoksun bir adamdan başkası değil. Film bu karaktere yüklenmek yerine, onu odunluğuyla kabul ediyor. Onu böyle hikayenin içinde var ediyor. 

Filmin klişe hareketlerinden dikkat çeken en önemli unsurlar, kadınların karanlık ve karmaşık dünyasına yolculuk etmemizi sağlaması olduğu söylenebilir. Kadınlar arasındaki çekişmeler, durgun duruşlarının altındaki fırtınaları, bir erkeğin aklının ucuna gelmeyecek entrikaları... Hepsi bu filmin içinde, üstelik son derece gerçekçi bir şekilde seyirciye yansıtılıyor. Oyuncuların mükemmel oyuncuları, yerli yerinde kullanılan diyalogları ile hayattan geriye hiç bir şeyin kalmadığını açıkça bizlere özetliyor. 



Geriye Kalan, ayrıntılara önem veren bir film dedim. Bunlara örneklendirirsek; bir rujun dökülüşünden ortaya çıkan bir leke, belki de bir evliliğin lekelenmesini resmederken; bir battaniyenin altına saklanan kadının, kendi iç dünyasında yaşadığını anlayabiliyoruz. Kabuklarında sadece kendileri var ve bu kabuğu kırmak yerine orada var olmayı sürdürüyorlar. Öteki kadınların ruh halini gözlemlerken, belki de kocamızla gittiğimiz anlamsızca yemeklerdeki boşluğumuzda binlerce düşünceyle düşüncenin altında kaybolduğumuzu anlıyoruz. 

Filmin finalinde de bizlere yansıttığı gibi, her kadın istediğini yaptırabilir ama onunla mutlu olur mu, yoksa kendi zindanlarında yok olmayı mı beklerler sorularını seyircilerine sormayı yeğliyor... Filmin sonunda kadınların içten pazarlıklı hallerinden nefret ederken, erkeklerin yüzeysel, soğukkanlılıkla kadınların hayatlarına hükmettiği gerçeğinden tiksinebilirsiniz. Bu son derece doğal... Belki de benim gibi filmi severek, gerçekçi yanlarına odaklanmayı tercih edersiniz. Çünkü biz ne kadar istemesek de, elimizde olan ve yeni bir şeyler olmadıkça "geriye kalan bu olacak...









Hiç yorum yok: