Kült, esas olarak “din” anlamında kullanılsa da, din ve sosyoloji bilimlerinde, çevrelerindeki kültür veya toplumun genel veya anaarterin dışı gördüğü inanç, uygulama veya ibadetlere kendini adamış bir birleşik insan topluluğuna verilen isimdir.
Kitsch, varolan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak-ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir.
Klişe (Fransızca: Cliché) uzun süre çok fazla kullanılmış ve artık etkisini yitirmiş ifade, fikir ya da öğelerdir.
9 Kasım 2011 Çarşamba
Kray (2010)
Rus filmlerini günümüzde üçe ayırabiliriz. Birincisi klasik sinema olarak tabir edilen Tarkovsky'nin öncülüğündeki mükemmel fotoğraf karelerinin üst üste geldiği sinema anlayışı denilebilir. İkincisi yeni Rus sineması olarak söylenebilecek Genç yönetmenlerin videoklip estetiğine yakın çektikleri daha popüler olmaya yatkın filmler ve şu an bahsedeceğimiz filmin türü gibi, daha etnik, Rusya kırsallarından bahseden hayata dair filmler...
Kray, bu hayatı anlatan filmlerden biri. Bu tip filmlerin bir kısmı genellikle İkinci Dünya savaşı dönemlerinde geçen filmlerden olur. Ya o dönemde geçen, ya da o dönemin etkilerine maruz kalmış filmlerdirler. Kray da öyle bir film... Alman - Rus savaşlarından kalma atmosferiyle dikkat çekiyor.
Kray'ın konusuna baktığımızda Ignat isimli bir savaş kahramanı asker, iş olarak demiryollarına baş vuruyor. Bu işle daha önce uğraşmış olması onun için bir avantaj oluyor ve işi alıyor. Ancak karakter bakımından çoğu kişiye ters bir yapısı var. Ignat, her daim kafasının dikine giden, asabi, meydan okunulduğu an sinirlerine hakim olamayan bir adam ve savaştan kalma bir travması var. Bu yüzden de zaman zaman geçirdiği kriz nöbetleri sonrası kendini yerde buluyor. Yerleştiği bu trenlerin hakim olduğu dünyada, çeşit çeşit insanın yaşadığı kulübeler var. Oradaki çocuğa sahip güzel Sofia, Ignat'a göz koyuyor ve ilişkileri başlıyor. Ancak oranın sakinleri bundan hoşnut değil, özellikle de aralarından birisi Sofia'ya fena halde aşık... Bu yüzden de Ignat'ın buradakilerle arası bir türlü barışmıyor. Bu da yetmezmiş gibi Ignat, kayıp bir treni bulmaya gittiğinde Alman bir kızla mücadele ediyor, bir süre sonra da yanına alıyor. Bu da işleri çığrından çıkartıyor.
Temelinde çok insani meselelere değinen Kray, hırs, hayata tutunma ve bilindik kadın - erkek ilişkileri üzerine bir film aslında. Ancak hikayeyi anlatan ülkenin yapısı gereği soğuk, alışagelmedik bir sinematik atmosfer kendiliğinden doğuyor.
Ana karakterimiz Ignat, bildiğiniz pek paylaşılamayan bir insan... En azından kadınlar tarafından bu söz konusu; ne de olsa erkekler pek hoşlanmıyor bu durumdan. Kadınların ilgisini çekmesinin nedeni de belki de, daha önce çok rastlamadıkları bir tip olması belki de. Hatta filmin bir yerinde o adamda ne buluyorsun diye sorulduğunda Sofia "O senden daha cesur" diyor. Bir nevi Ignat'ın deliliğine övgü yağdırıyor. Çünkü inatçı olması nedeniyle de cesur görünüş sergiliyor.
Filmin içinde Rusya'daki yabancılara karşı pek de iyi olmayan bir tutum var o dönemde. Özellikle de masum Almanlar bile düşman olarak görüldüğünden, yabancılara karşı aksi tutuma özellikle değinilmiş. Malum komünist Rusya'da Almanlara yardım edenler vatan haini olarak ilan ediliyorlar. O dönemin şartlarına göre farklı bir ülkede yabancı vatandaş olmak son derece zor. Bunun yüzünden de baş karakterlerimiz, halkın bu düşman tavırlarına karşı mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Alman bir kadın olması belki de durumun en hafifletici kısmı, erkek olsa ölmüştü bile.
Tabii bunlara eklenen olumsuz hava koşulları da etken. Ne de olsa Sibirya coğrafyasında bir yerdeyiz, soğuktan ölmek bile mümkün. Bu yerde çoğu kişinin dışarıdaki herhangi bir olaydan haberleri bile yok. Herkes kendini kurtarmanın telaşında. Adalet sistemi tam anlamıyla insanların hukukuna kalmış durumda. Kısaca normal insanların dayanabilecekleri bir yer değil burası.
Filmin görüntüleri özellikle trenlerin yarıştırıldığı sahnelerde üst noktalara çıkıyor. Bunun dışında köprü tamir sahnesi, hamama benzeyen bir nevi banyoda geçen kadınların saç saça baş başa kavga ettikleri sahne gibi ilginç sahneler son derece başarılı çekilmişler. Bir anlamda kurgu, görüntü ve yönetmenlik bakımından bütünlük sağlanmış durumda. Zaten Ruslardan iyi işçilik çıkması, çok da şaşılacak bir mevzu değil...
Oyunculuklar baştan sona çok başarılılar. Kesinlikle herhangi bir falsoları yok. Bu yüzden de inandırıcı kılıyorlar karakterlerini. Az mimikle çok işler yapan oyunculuk örneklerinden biri diyebiliriz.
Sonuç olarak anlattığı temaları başarılı bir şekilde yansıtışı, başarılı görüntü yönetmenliği, trenin dumanları arasından süzülüp yansıttığı mütevazi senaryosuyla, küçük fakat tatmin edici bir film...
Farklı ülke sinemalarını sevenler için tavsiye edilir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder