Kült, esas olarak “din” anlamında kullanılsa da, din ve sosyoloji bilimlerinde, çevrelerindeki kültür veya toplumun genel veya anaarterin dışı gördüğü inanç, uygulama veya ibadetlere kendini adamış bir birleşik insan topluluğuna verilen isimdir.

Kitsch, varolan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak-ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir.

Klişe (Fransızca: Cliché) uzun süre çok fazla kullanılmış ve artık etkisini yitirmiş ifade, fikir ya da öğelerdir.

2 Kasım 2011 Çarşamba

Friends with Benefits



Bir kadın ve bir erkek yakın arkadaşlarsa, araya seks girerse hala arkadaş kalabilirler mi? Bu soru sıkça sinemada çıkan unsurlardan biri olmaya devam ediyor. Eskiden daha çok romantik kısımdan bakarken, günümüzde seksi rahat bir irdeleme gücü hakim insanlara, bu yüzden de konular artık bu yönde ilerlemeye başladı. 


Ayrıca eskiden olmayan bir kavram, ancak 2000'li yıllarla birlikte yaygınlaşan "fuck buddy" kavramı üzerine yoğunlaşıyoruz. Hippilerde bir dönem yaygın olan bu kavram, zamanla günümüzde bu ismi aldı. Türkçe'ye yatak arkadaşı olarak da çevrilebilecek bu kelime tamlaması, adından da anlaşıldığı gibi birbiriyle seks yapan, ancak duygusal şeyler barındırmayan arkadaşları belirtiyor. Sinema da buna kayıtsız kalamadı tabii ki...




Filmimizin konusuna gelirsek; başarılı bir blog yazarı, Los Angeles'taki evini bırakıp, dünyaca ünlü GQ dergisinin iş teklifi üzerine New York'a gelir. Dylan ismindeki bu genci, Jamie adlı seksi bir kadın karşılar. Çünkü Jamie'nin işi budur: Yetenekleri karşılayıp, şirketler adına işleri kabul etmesini söylemek. Bu yolla para kazanmaktadır. Dylan'ın işi almasıyla beraber, Dylan'ın en iyi arkadaşı Jamie olmaya başlar. Aralarında görüşürler, filmler izlerler. Ancak bir süre sonra ikisinin de yakın bir geçmişte sevgilileri tarafından terk edilmelerinden dolayı, cinsellik ihtiyaçları ortaya çıkar. Bunun üzerine aralarında bir anlaşma yaparlar. Aralarında seks yapacaklardır, ancak birbirlerine bağlanmayacaklardır. Böylece hep arkadaş olarak kalabileceklerdir. 




Günümüzde çok sıradanlaşan ve toplum içinde ayıplık statüsünü uzun zaman önce kaybetmiş olan filmlerden biri daha. Malum bir kadın ve bir erkek, bir aradalarsa genelde akıllarında seks vardır. Bunu frenleyemezler. Bu yüzden de başkalarıyla tanışmaları gerekir, bu filmde denenen yollardan biri de bu. Lakin insanı bir arkadaştan öte kim mutlu edebilir ki? Düşünün her şeyinizi paylaştığınız kişi o. Aynı zamanda eğlendiğiniz, birbirinizin sevdiği şeyleri bilen kişilere arkadaş denir. Buna göre aslında mükemmel sevgili dediğimiz şey de arkadaş profiline uyar. Bu yakınlaşmayı irdelemek için de bu tip filmler ön ayak oluyorlar. 




Justin Timberlake, son dönemde sinemada çıkış içerisinde olan kişilerden biri. Malum yeteneği varmış. Ancak her oynadığı filmde şarkı söyletmeseler olmuyor sanki. Bu işe içten içe kıl olmaya başladım. Belki de içinden geliyor ve kendini tutamıyor. Bu onun sorunu da olabilir. Ancak bu tip filmlerin aranan oyuncusu olma yolunda ilerliyor. Ne de olsa kızların arzuladığı bir fiziği ve tipi var. Bu da gişesi açısından yararlı denilebilir. Ancak A sınıfı bir oyuncu olmak için daha bir fırın ekmek yemesi gerekiyor. 


Mila Kunis, güzel yüzü, kocaman gözleri ve sağlam fiziğiyle gittikçe sinemada akılda kalıcı olmaya başladı. Romantik komediler üzerinden bir kariyer yapmak için, fazla gizemli bir yüzü var. Kariyerini sadece bu tip filmlerle ziyan etmezse, ondan çok şeyler bekleniyor. 




Ve ilginçtir ki Justin Timberlake ve Mila Kunis'in kimyaları birbirine çok iyi oturmuş. Bu yüzden de film inandırıcı oluyor. Ancak her iki oyuncunun da diyalogları bir makineli tüfek gibi söylemesi, insanın kulağını tırmalamıyor değil. Bu yüzden de uyumlu kimyaya rağmen, oyuncu yönetiminde biraz sorunlar var sanki. 


Yan karakterler de iki tecrübeli oyuncuya emanet edilmiş roller. Bir tarafta Jamie'nin annesi rolünde bağımsız filmlerin kraliçesi Patricia Clarkson... Sürekli yan karakterleri oynuyor. Ancak her karakteri farklı kılmayı başarıyor. Bu sefer ki karakteri de eski bir hippi anneyi canlandırıyor. Kızıyla o kadar kopuk bir ilişkisi var ki, kızının çabalarına rağmen bu olay pek değişmiyor. Ne de olsa bu kadın hala erkeklerin peşinde! Anne ve kızının arasındaki en büyük geyik ise babasının gerçekten nereli olduğu oluyor. Ancak bu espri her tekrar edilişinde, biraz da zayıflıyor ki, insanları güldürmekte zorluyor biraz. 




Diğer yardımcı rolde ise son dönemde iyice oyunculuğu konuşturan Woody Harrelson var. Bu sefer de gay bir spor editörünü canlandırıyor. Dylan'ın işten arkadaşını canlandırıyor. New Jersey'de yaşadığı için evine teknesiyle giden bir adamdan bahsediyoruz. Sürekli kendine karşı gay esprileri yaparak bayağılıktan öteye gidemiyor maalesef. Deyim yerindeyse filmin sempatiklik öğesi olarak ön plana çıkıyor. 


Tabii film sadece seks ilişkilerinden bahsetmiyor. Kullanılan bir yan hikaye de var. Bu noktada Dylan'ın evine gidiyoruz. Alzheimer ile mücadele veren babası rolünde Richard Jenkins yine kusursuz bir oyunculuk sergileyerek filmin en iyisi olmayı başarıyor. İnsanları olduğu gibi kabul etmek, mutlu anları es geçmemek gibi alt mesajlarla süslenen bu hikaye, filmin dramatik kısmını oluşturuyor. 




Sonuç olarak film başlarda farklı bir film seyrettirdiğini düşündürtse de, klasikleşen bilindik romantik komedi klişelerine yenik düşüyor. Bu yüzden de diğer filmlerle arasına mesafe koyamıyor. Ancak yine de keyifli vakit geçirebileceğiniz film, romantik komedi sevenlere tavsiye edilebilir. Gerçi seks konusu işlendiği için utanan kişiler olacaktır. Eğer siz de o insanlardansanız bu film size göre değil. Başka film bulun!



Lorna: Bananas in the refrigerator? What are you, Puerto Rican? 




Hiç yorum yok: