Kült, esas olarak “din” anlamında kullanılsa da, din ve sosyoloji bilimlerinde, çevrelerindeki kültür veya toplumun genel veya anaarterin dışı gördüğü inanç, uygulama veya ibadetlere kendini adamış bir birleşik insan topluluğuna verilen isimdir.

Kitsch, varolan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak-ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir.

Klişe (Fransızca: Cliché) uzun süre çok fazla kullanılmış ve artık etkisini yitirmiş ifade, fikir ya da öğelerdir.

12 Ocak 2012 Perşembe

The Crow (1994)

5 ADIMDA FİLM ANATOMİSİ

Geceler eskisi olmadı, karga insanların yanına girdiğinden beri... Suçlular yataklarında rahat uyuyamadılar. Çünkü hepsi biliyordu ki, Eric Driven onları bulacaktı. İntikamını alırken, bir anlamda zaman duracaktı. Öyle bir intikam hikayesiyle karşı karşıyayız ki, aşk ölümsüz olacaktı... The Crow böyle bir deneyimdi işte...




1
Karga, mezar taşlarının etrafında dolaşırken, yine bir cadılar bayramı gecesiydi. Hesap gününü başlatmak üzere, yattığı topraktan uyandırdı Eric Driven'ı... İşte o anda yüzünde sahne makyajıyla, Cadılar Bayramı'ndaki makyajlardan farksız bir yüz ifadesi ortaya çıktı. 





2
Aşk ölümsüzdü. Bu yüzden de her şeyin olduğu yere gitti Eric... Bitanecik sevgilisinin katledildiği evine gitti... Orada geçmişini hatırlarken, muhteşem manzara ağlıyordu. Geçmişin intikamı için gelmişti kahramanımız....





3
Onun varlığını ilk anlayan ve tadan belki de oydu... Mükemmel kullandığı bıçaklar onun ölümü olacaktı... Çünkü karşısında yenilmez bir ruh vardı. Aşkın, intikamın, adaletin ruhu... İlk kurban, ilk korkunun yayılmasını sağlayacaktı...






4
The Crow'un belki de en görkemli sahnesi... Tüm pisliklerin, kötü adamların, mafyanın bir araya geldiği ve Eric Driven'ı geldiği cehenneme göndermek isteyen bir sürü adam... Hepsi aynı hedefin peşinde... Efsaneyi sona erdirmek... Suçun nefesinin devam etmesi... Silahların patlayan barutlarının aydınlattığı nefes kesen bir düello... 

Belki de filmin en acıklı sahnesiydi. Çünkü gerçekten tabancalardan çıkan kurşunlar Brandon Lee'ye saplandı. İnanılmayacak kadar gerçekçi bu sahne, aslında gerçeğin ta kendisiydi. Brandon'ın son görüldüğü sinema karesiydi...





5
Günahları affeden bir Azrail'di o... İyilere gereken önemin verilmesini istedi. Cehennemden kovulan bir melekti... Bu yüzden de en sevdiği birkaç kişiden biri olan küçük arkadaşına en önemli hediyeyi, yani annesini veriyordu. Damarlarındaki zehirlerden arındırıyordu... O artık bir "efsane"ydi...




Sarah: [voiceover] If the people we love are stolen from us, the way to have them live on is to never stop loving them. Buildings burn, people die, but real love is forever. 












Not: Bundan böyle zamanın eskitemediği bazı filmlere 5 adımda anatomik olarak yaklaşacağım. Böylece bu saygı duruşu ile yeni bir bölüm ortaya çıkmış olacak....

Hiç yorum yok: