Kült, esas olarak “din” anlamında kullanılsa da, din ve sosyoloji bilimlerinde, çevrelerindeki kültür veya toplumun genel veya anaarterin dışı gördüğü inanç, uygulama veya ibadetlere kendini adamış bir birleşik insan topluluğuna verilen isimdir.

Kitsch, varolan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak-ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir.

Klişe (Fransızca: Cliché) uzun süre çok fazla kullanılmış ve artık etkisini yitirmiş ifade, fikir ya da öğelerdir.

14 Nisan 2012 Cumartesi

Katmandú, un espejo en el cielo (2011)



Eğitim her dönem için önemli bir şeydir. Genelde gelişmiş toplumlarda iyi eğitimli insanlar, kendilerine göre eğitimsiz insanları yönetirler. Hayatın içinde bir yerlere gelmek için eğitim önemli bir statü göstergesidir. İşte bu yüzden az gelişmiş ülkelere bakıldığında yokluklar ve fakirlikler ortaya çıkar. 


Nepal, her ne kadar bir grup için tatil yeri ismi gibi görünse de, kendi içinde toplumsal sorunları olan otantik bir ülkedir. Bu yüzden de oranın yaşam koşulları ele alındığında, insanların göremediği bazı haksızlıklar ortaya çıkar. Eğitimsizlik... Öyle ki her insanın eğitim hakkı olsa da, bu ülke topraklarında bir dönem bu mümkün değildi. İşte biz de tam bu hikayeyi anlatıyoruz. 




Laia, Nepal'de görev yapan Katalan bir öğretmendir. Burada özel bir okulda çocuklara eğitim vermektedir. Ancak yeni dönem için vizesi bitmektedir. Bu yüzden de sınır dışı edilmemek için tek çare oradan bir adamla evlenmek gibi görünür. Bu yüzden formalite şeklinde Tsering isimli bir adamla evlenir. Böylece çalışma hayatına döneceği sırada, en iyi öğrencisinin okuldan atıldığını fark eder. Artık okulun ücretini karşılayamıyordur. Laia, bu durumu araştırınca aslında Nepal kültüründe dışlanan fakir bir kesimin olduğunu fark eder. Uğursuzluk getirdiğine inanıldığı için bu aileler dışlanmaktadır. okuyamayan ve açlık mücadelesi veren bu çocuklar, ya ağır işlerde çalıştırılıyor ya da hayat kadını olarak pazarlanıyorlardır. Bunun üzerine Laia bu çocuklara eğitim vermeye karar ve onlar için savaşacaktır. En büyük destekçisi de mantıken evlendiği ama aşık olduğu Tsering'tir. 




Film başlı başına bir sosyal sorumluluk projesini andırıyor. Böyle sosyal meselelere el atmayı seven Iciar Bollain, yine bir insanlık ayıbına parmak basıyor. Zor şartlar altında büyüyen çocuklar için mücadele eden bir kadının mücadelesini açıkça gözler önüne sunuyor. 


Özelliikle de Nepal kültüründe var olan batıl inançlar, büyüler ve bunun gibi çarpıcı öğeleri kullanırken, derince olmasa da ülkenin geleneksel yapısını adetlerin bir kısmını göstererek bizlere görsel zenginlikler yaratıyor. Dikkat çekici düğün ve ölüm törenleri filmin en can alıcı noktalarını oluşturuyor. Zaman zaman flashbacklerle anlatılmak istenen öğretmen Laia'nın zorlu geçmişi kısa kısa bizlere iletilirken, hayat amacını bu sahnelerden yola çıkarak belirlediğini anlayabiliyoruz. 




Filmin artıları olduğu gibi, eksileri de yok değil. Öncelikle eksilerden başlayalım. Filmin en büyük eksi tarafı son derece yapmacık duran Tsering ve Laia aşkı... Birbirleriyle ilgilenme süreçleri kısa tutularak, inandırıcılığını yitiren bir çift portresi sunuyorlar. Buna paralel olarak her ne kadar Laia karakterini oynayan Veronica Echegui, kendini hırpalarcasına oyunculuğunu sergilese de, filmin her yükünün altından kalkamıyor. Özellikle de bu ilişkinin.... 


Sharmila karakteri ise filmin jokeri konumunda, ilk olarak eğitim düzenini eleştiren bir karakter olarak öne çıksa da, sonrasında ataerkil düzenin verdiği kendi dünyevi dertlerinin peşine düşüyor. Bu çevrede erkek evlat doğurmanın önemi vurgulanırken, kadınlar zorlu kaderleriyle baş başa kalmalarının özetini bizlere sunuyor. Bimala, Kiusulu gibi karakter filmde dramatik yoğunluğun olduğu kısımların yükünü sırtlarında taşımaya çalışırken; çocuk oyuncular filmin gizli kahramanları konumundalar. 




Bir yandan da ilk çalıştığı okuldaki insanlar, memurlar ve bunun gibi devlete bağlı kurumların rüşvetlerle ilerleyen yozlaşan sistemi tüm çıplaklığı ile sergilemeye çalışıyor. Nitekim bu olayı evrensel boyutlara iterek sosyal yardımlaşmanın önemini ve yapılamayacak hiç bir şeyin var olmadığını anlatmaya çalışıyor. kızları okula gönder sloganın Nepalcesini bu filmde bulmamız mümkün. 


Filmin sürükleyici kurgusu, belki de filmin en büyük silahı... Bu yüzden de izleyici zamanın farkına varmazken, bir yandan duygusal anlara tanık oluyor. İşte bunlar da filmin artıları denilebilir. Doğa güzelliğinin verdiği görüntüler, görüntü yönetimine kolaylık sağlarken, aile olmanın önemine vurgu yapmayı unutmuyor film...




Sonuç olarak yerinde verdiği sosyal mesajlarıyla, kurgusunun verdiği akıcılığı iyi değerlendiriyor film. Popüler bir sinema örneği olmaktan kaçınamasa da, en azından yararlı işlere parmak basarak, kendince görevini yapan son derece dokunaklı bir dramla baş başayız. Üstelik de hızlı tercih edilen dil, ilişki bazında falso verse de, izleyici için avantaja dönüşüyor. Farklı ülkelerin sorunlarını, geleneklerini keşif için iyi bir seçim olarak nitelendirebilirim. 








Hiç yorum yok: