Kült, esas olarak “din” anlamında kullanılsa da, din ve sosyoloji bilimlerinde, çevrelerindeki kültür veya toplumun genel veya anaarterin dışı gördüğü inanç, uygulama veya ibadetlere kendini adamış bir birleşik insan topluluğuna verilen isimdir.

Kitsch, varolan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak-ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir.

Klişe (Fransızca: Cliché) uzun süre çok fazla kullanılmış ve artık etkisini yitirmiş ifade, fikir ya da öğelerdir.

21 Mart 2012 Çarşamba

Boy Wonder (2010)


Gözünün önünde annesi öldürülen bir çocuk, yaşadığı bu olayı unutabilir mi? Bu travma hayatının sonuna kadar onunla mı gider. Ya da hayat bu olay üzerinden mi şekillenmeye başlar? Boy Wonder bu tip sorulardan giderek, kendi içinde bir adalet dengesi kurmaya çalışıyor. Peki başarabiliyor mu?

Akla ilk başta son dönemde sıkça karşımıza çıkan süper kahramancılık oynayan genç filmlerinden biri gibi geliyor. Ancak film ilerledikçe bu yoldan saparak kendi gerçekliği içinde farklı bir yön çiziyor. Özellikle afişindeki gizlenmeye çalışan boyalı yüzün, bir süper kahramandan farksız olması, filmin bu yoldan gideceği izlenimi yaratıyor. Bu teknik işe yaradı mı bilinmez. Önyargının baştan ortaya çıkmasına neden oluyor. Yine mi bu tip film diye. 


Tabii filmi izledikçe filmin farklı yönlere kaydığını fark ediyorsunuz. Özellikle de aksiyondan çok suç - gerilim türleri üzerinde seyretmesi, filmin bir anda eğlenceli filmler kategorisinden ayrılmasına neden oluyor. Ana karakterin şizofrenik hareketleri, yavaşça bir travmanın neden olduğu şoka bağlanırken klişelerin bükülmeye çalışılması çok da etkili durmuyor. 

Neden böyle dediğime gelirsek; film bariz bir şekilde kötü ve sıradan senaryosunu fazla ciddiye alıyor. Bu yüzden de iyi film rolü yapmaya çalışıyor. Ancak ne yazık ki vasatın altındaki genel alt yapısı durumu kurtarmaya yetmiyor. Bu yüzden de seyircinin sevdiği yönlere kaymaya teşebbüs ediyor. Böylece film ne kadar havada kalsa da, sürprizlerimle seyirciyi memnun ederim kılığına girmeye çalışıyor. 


Bu örneklendirmeden önce dilerseniz filmin konusuna bir göz atalım. Sean Donovan, küçük bir çocukken çok sevdiği annesinin gözünün önünde öldürülmesine tanık olur. O günden beri içine kapanık sessiz bir çocuk olmuştur. Ancak Sean geceleri diğer yüzü ortaya çıkar. İnsanları rahatsız eden, suç işleyen ve adaletin yerini bulmadığı davalardaki suçluların yanına giderek gövde gösterisi yapar. Gece bu tip adamlarla boğuşur ve en sonunda da ceza olarak onları öldürür. Bu adamların kurbanları onu kahraman olarak görse de, bu suç rüzgarı polisin hoşuna gitmez. Teresa Ames isimli yeni terfi alan polis memuru, cinayet masasında Sean'ın öldürdüğü adamların cesetlerinden yola çıkarak katil kahramanı bulmaya çalışır. Ancak işin ilginç yanı Teresa ve Sean'ın yavaş yavaş arkadaş olacağıdır. 


Kısaca bilindik bir süper kahraman hikayesiyle karşı karşıyayız. Tam olarak süper kahraman olmasa bile kendi  adaleti dağıtan insan modeli de denilebilir. İşte bu model bir film beklerken, senaryo bir anda sözde seyirciyi ters köşe yapmak adına yeni adetler çıkarmaya çalışıyor. Örneğin babası ile olan ilişkiye yönelerek drama yönelirken, çok geçmeden karakterini umursamadan şizofrenik bir kişiliğe döndürüyor. Ancak bunu yaparken de aslında ben size öyle bir şey demedim dercesine umursamaz bir tavır sergiliyor film. Tabii filmin sonunda da aslında çok film izleyenlere sürpriz gelmeyecek bir final bizlere sunuluyor. Farklı olma kaygısına fazla takan film, kendi içinde çürüyerek vasıfsızlaşıyor. 

Filmin en büyük handikaplarından biri de filmin oyunculuklarındaki kötülük... Ciddi ciddi ana karakterler inandırıcılıktan uzaklar. Son derece müsamere görüntüsü içinde replik ezberleyen robotlar gibiler. Bu yüzden de bazen insanın tahammül sınırları zorlanıyor. İlginç olan filmin sonundaki sürprizin filmin genelindeki kötü havayı yok edeceği düşünülmesi...

Sonuç olarak klişe ve kötü oyunculuklarıyla film izlenmeye değmez klasmanında. Bu filmi izleyene kadar Kick-ass bir daha izlenebilir. Bu yüzden kahraman filmi bekliyorsanız bu film sizin için değil. İntikam hikayesi diyorsanız o da değil. Geriye ne kalıyor? Vakit kaybı, sadece vakit kaybı... Tabii buraya kadar anlattıklarım ilginizi de çekebilir. O kişiler deneyebilirler tabii ki...




Hiç yorum yok: