Tembellik... Belki de günümüzün en büyük hastalığı... İşte bu hastalıktan muzdarip günümüz nesli, bilgisayarların ve televizyon başından kalkmadan hayatlarını sürdürebileceklerine inanıyorlar. Ancak eninde sonunda gerçekle yüzleşip bir iş bulmaları gerçeğiyle burun buruna kalıyorlar. İşte bu tip bir gerçekle yüzleşen bir gencin hayatını anlatıyor film.
Filmimizin konusu aslında gerçekten çok, annesinin refahı için zorunlu kalan biri hakkında da denilebilir. Çünkü Jonah Hill'in oynadığı Noah Griffith karakteri için ev iyi yer aslında. hayatını eğlenip zevk almak için yaşamak istiyor. Ancak parasızlık da bir yere kadar. İşte bir gece annesi, bir arkadaşının tanıştırdığı bir adamla randevu maksatlı tanışacaklar. Ancak annesinin arkadaşının çocuklarına bakıcılık yapacak kimse yok. Bu yüzden de birilerinin onlara göz kulak olması gerekiyor. Bu maksatla istem dışı işine başlıyor Noah.
Filmin komik nüanslara sahne olmasının temel nedeni ise karakterlerin absürtlüğünden ortaya çıkıyor. Malum Amerikan sineması son dönemde hikaye anlatmaktansa, durumlardan yola çıkan komediyi tercih ediyor. Bu yüzden de bir gece içinde para bulması karaktere yöneliyor. İşte Noah da birbirinden sorunlu üç çocukla baş başa kalıyor. Çocuklardan biri sürekli psikolojik sorunlarıyla mücadele etmeye çalışan silik bir genç. Bir diğeri kendini büyük kılmak için yüzüne ağır makyajlar yapıyor. Böylece büyüklerle daha rahat takılabileceğini sanıyor.
Üçüncü ve son çocuk ise tam bir baş belası... Evlat edinilen bu El Salvador'lu çocuk, her an her yerde bela çıkartmaya meyilli olduğundan Noah'ın başını çok fazla ağrıtıyor. Tabii bu grup evde yalnız falan kalmıyorlar. neden mi? Noah başına bela arıyor. Onu kullanan kız arkadaşının seks teklifi karşısında deliye dönüyor ve ona kokain almak için karanlık adamlara bulaşıyor. Tabii karanlık derken lafın gelişi söylüyorum. Çünkü Sam Rockwell son derece komik bir kötü adam çalışmasına imza atıyor.
İşte üç çocuk, Noah ve başlarına açtıkları türlü belayla bir geceyi atlatmaya çalışıyorlar. Konusu itibariyle klişelerden klişe beğenen filmimiz, 90'lı yıllardaki bebek bakıcısının maceraları tadında bir iş çıkartmaya çalışıyor. Bu tip filmler video camiasının haşır neşir olduğu sevilen filmlerdi ne de olsa.
Ancak filmin en büyük handikabı sürekli kendini tekrarlayan espri anlayışı ve fazlaca eşcinsel esprilerine göndermeler yapması denilebilir. Partiden partiye dolanan gece yolcularının bu çerezlik filminden keyif alabilirsiniz ama sadece o kadar. Çünkü filmin içeriğinde klasik mesajlardan öteye gidilmiyor.
Hatta içeriğinde iliştirilen duygusal baba - oğul ilişkisi de havada kalıyor. Böyle duygusal bir temayı komediye vurmaya çalışıp film sınıfta kalmayı beceriyor. Oscar'a aday olup Jonah Hill'in çıtayı yükseltmesini beklesek de, bu durum pek de o yolda gitmeyecek gibi. Ne de olsa Jonah Hill, oyunculuktan çok filmlerinde eğlenmeyi seven bir oyuncu. Bu da böyle gidecek gibi gözüküyor.
Şişman oyuncuların pek baş rol almadığını düşünürsek, Amerikan komedisinin gittikçe buna yönelen tavrı bir anlamda Türkiye'de olduğu gibi orayı da ele geçirecek gibi. Sonuç olarak eğlenceli boş vakit geçirmek için birebir, aksi takdirde başyapıt beklemeyin.
Noah Griffith: My name's Noah Jaybird. Ca caaa! What's your name?
Soul Baby: They call me Soul. Soul Baby.
Noah Griffith: Soul Baby?
Soul Baby: Yeah.
Noah Griffith: Keep it in control baby. Tears, no fears man.
Soul Baby: Is that right?
Noah Griffith: Respect it, don't neglect it. Treat it, don't beat it.
Soul Baby: You're a badass motherfucker.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder