Her insan için annesi ve abası önemli kişilerdir. Bazıları ailesiyle övünmeyi, bazıları ise bahsetmemeyi tercih ederler. Çünkü insanların hayatlarına etki eden şeyler, aileden gelen bazı kusurlardır. Bu kusurlar sayesinde şu an olduğumuz konuma geliriz. Bazen kötü etki, bazen ise iyi etki eder. Bizi biz yapan ailelerimizdir.
Belki bu cümleye katılmayabilirsiniz. Hani ben her şeyi kendim yaptım. Kimseye ihtiyacım yok diyebilirsiniz. Ancak aileniz size baksaydı farklı bir insan olurdunuz, bakmadığı için de farklı bir insan oldunuz. Yani sonuç olarak etkileri farklı da olsa bir yönden etkiliyorlar. Şu anki filmimiz de öyle bir etkinin sonucudur.
Filmimizin konusu çok rahat anlatılabilen bir konu olmasa da, anlatmaya çalışacağım. Oliver, tasarımlar yapan bir yerde çalışmaktadır. Hayatı bir boşluğun içinde kaybolmuş gibidir. Kafasından hep babasıyla geçirdiği günler geçer. Bir nevi bu geçirdiği zamanlar, kendi iç dünyasında travmaya sebep olmuştur. Nedeni ise babasının ölmeden önceki dört yılında açıkladığı itiraftır. Babası gay olduğunu söylemiştir. Babasının kanserli günlerindeki bu itirafından sonra Oliver ılımlı yaklaşır olaylara. Bir yandan da tanıştığı oyuncu kız Anna'ya tutunmaya çalışır.
Bir nevi tutunamayanların filmi olarak da adlandırılabilir. Çünkü Beginners da gay olduğunu açıklayan baba dışında herkes mutludur. Oliver, onu terk eden onca insana karşılık ilişkilerinde başarısız bir grafik sergiler. Çünkü o terk eden ailesine inat, çıktığı bayanları terk ediyordur. Çünkü terk edilmektense terk etmek onun seçeneğidir.
Bu süreçte konuşmayan uslu köpeği ile iletişim kurar. Köpek de bu sürelerde altyazılı olarak cevap verir. Belki de Oliver'ın iç sesidir o. Bu yüzden de kendi içindeki karmaşayı, bu köpekle bastırır. Hayvanlara verilen oscarlar olsa, bu köpek de kesinlikle aday olurdu diyebilirim.
Babanın son derece rahat tutumu, onun için endişelenen kişilere göre fazla geniştir. Bu yüzden de Oliver, babasına kızmasa da, affedemez. Onu öylece bırakacağı için affedemez. Çünkü zaten annesiyle yaşarken, onları sık sık terk etmektedir. Bu yüzden de babasıyla daha fazla birlikte olmak ister.
Tabii kafasını kurcalayan diğer soru ise başından beri gay olan bir adamdan doğma bir çocuk olmaktır. Gerçekten bir aile hiç olamamışlardır. Bu da onları yarım kılar. Bu yarımlık, kişisel iç boşluğa dönüşür. Bu yüzden de Oliver karamsar şeyler çizmekten ve melankolik olmaktan kendini alamaz.
Zaten Oliver'ın hoşlandığı kız da aynı belirtileri gösterir. Ailesiyle sorunları vardır ve mutluluğu aramaktadır. Hatta bu ikilinin tanışması bile sessiz film karesi gibidir. Kız konuşmaz, erkek yol gösterir. Bir aylık bir süreleri vardır. Çünkü kız ülkeyi terk edecektir. Bu süre içerisinde ya birbirlerine sahip çıkacaklar ya da güzel bir anı olarak kalacaklardır. Bu noktada uğraşmaları gerekir.
Bir nevi hüzünlü tablonun içindeki kara mizahın esirlerini izleriz beyaz perdede. Beginners, sevmeyi tekrar öğrenmekle alakalı bir film belki de, yeniden başlamakla alakalı bir film. Ewan McGregor, Melanie Laurent ve Christopher Plummer'ın duygulara hitap ettiği bir filmdir. Herkes sevmeyebilir. Çünkü anlatı şekli değişkendir. Bazen bizlere fotoğraflarla, bazen odalarında, bazense flashbackleriyle seslenir.
Sonuç olarak yalnızlık temalı filmleri seviyorsanız. Melankolik bir havanın verdiği dingin tempolu filmlere dayanıklıysanız, bariz olmasa da kara mizahın tanelerini takip edebilirseniz. Bu film sizin filminizdir... Unutmadan en iyi yardımcı erkek oyuncu oscarı da bu filmden çıkacak gibi duruyor.
Oliver: You re-wrote Jesus' death?
Hal: It was so violent, we need new stories.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder