Kült, esas olarak “din” anlamında kullanılsa da, din ve sosyoloji bilimlerinde, çevrelerindeki kültür veya toplumun genel veya anaarterin dışı gördüğü inanç, uygulama veya ibadetlere kendini adamış bir birleşik insan topluluğuna verilen isimdir.

Kitsch, varolan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak-ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir.

Klişe (Fransızca: Cliché) uzun süre çok fazla kullanılmış ve artık etkisini yitirmiş ifade, fikir ya da öğelerdir.

15 Şubat 2012 Çarşamba

A Better Life (2011)



Bizi aile yapan sevdiklerimize verdiğimiz emektir. Belki çok fazla televizyon reklamı cümlesi gibi görünse de, temelinde ailenin kendi içindeki dinamiklerini anlatan bir cümle... Ne de olsa çocuklar, ailelerini onlara verdiği emeklerle ölçerler. Bu film de emek veren bir babanın hikayesi...


Sinemada çok fazla görülen baba - oğul ilişkisini anlatan filmlerden biri A Better Life... Daha İyi Bir Hayat diye çevirebileceğimiz filmin adı, içeriğiyle paralel bir şekilde örtüşüyor. Oğlu için çalışan bir adamın hayatındaki aksiliklere tanık olurken, bir yandan ailelerin insan hayatındaki önemi hakkında düşünüyoruz. 




Filmimizin konusuna değinelim. Carlos Galindo, kaçak bir şekilde Amerika'ya girmiş Meksika vatandaşlarından biridir. Diğer insanlar gibi Amerikan rüyasına kapılıp, daha iyi bir hayat uğruna bu ülkeye göç etmiştir. İş yaptığı arkadaşıyla ev ev dolaşıp bahçe işlerine bakmaktadırlar. Çoğu zaman yaptığı işler tehlikelerle doludur. Ancak Carlos'un umrunda değildir. Çünkü onun düşündüğü tek şey, oğlu Luis'in okulunu okuyup düzgün bir hayat yaşamasıdır. Bu yüzden de sürekli nefes almadan çalışır. Luis ise okulda aylaklık yapan, pek de başarılı olmayan bir öğrencidir. Çevresindeki herkesin sokak çetelerine katıldığı bir ortamda, okumak ile çetelere girmek arasında bir ikilemde kalmıştır. Carlos, iş yaptığı arkadaşının ülkeye geri dönüş hazırlıkları yapmasıyla ve  iş gereçleriyle dolu aracını satılığa çıkartmasıyla bir anda işsiz konumuna düşer. Bu durumdan kurtuluşunun tek yolu, aracı almaktır. Bunun için biriktirdiği tüm parasını harcaması gerekecektir. 




İlk bakışta konuya bakıldığında sıradan bir göçmen filmi hikayesine benzese de, aracın satın alınması ve alındığının günün ertesinde arabanın çalınmasıyla film bir anda farklı bir boyut kazanıyor. Bir anlamda Bisiklet Hırsızları'na selam çakılıyor. Ekmek parasının elinden alınması ve çaresiz durumlara düşen baba figürü, bahsettiğim filmle aynı içeriğe sahip denilebilir. Yönetmenin belki bilerek, belki de tesadüfi yakaladığı bu benzerlik, film sürükleyici temposunu sırtlayan önemli bir unsur haline geliyor. 


Özellikle de araları çok iyi olmayan baba - oğlun, arabanın çalınmasıyla birlikte birbirlerine yaklaşmaları filmin en dokunaklı sahnelerinin çıkmasına neden oluyor. İki karakterin birbirlerini keşfetmelerine sebep oluyor. Özellikle de Luis'in babasını...




Çünkü Luis, Amerika'da doğup büyüdüğünden dolayı, bu kültürün bir parçası haline gelmiş zamanla. Böylece Meksikalı halkını hor görmeye başlıyor. Tıpkı bir Amerikan gibi bakmaya başlıyor. Bu da günümüzün asimilasyonu olsa gerek. Kendi dilini dahi unutan Luis, ülkesini küçümseyerek parçası olmadığı bir toprağın insanı haline geliyor. Böylece önemli olan değerleri geri plana itiyor. 


Tabii babasıyla yalnız kaldığı bu garip durumlar karşısında, sıradan bir insan olarak gördüğü babasının aslında hiç takdir etmediği bir kahraman olduğunu görüyor. Bunca yorgunluğunu sırf oğlunun bir yerlere gelmesi için yaptığı farkına vardığında ise belki de uygun bir zaman olmuyor. 




Bu tip filmlerin genelde klişesi, baba ve oğlun kötü durumlarla karşılaşmasından sonra ümitsiz vakaya dönüşmesine tanık olmalarıdır. Ancak bu film bu klişeyi ters düz ediyor. Böylece tam tersi bir dramatik bütünlük oluşuyor. Ayrıca filmdeki bakış açısı o kadar olumlu ki, ümitsizliğe düştüğünüz anlarda, bir mucizenin olacağına inanıyorsunuz. O mucize olmasa bile. 


Demian Bichir'in tek kelimeyle fedakar babanın et ve kemiklerine büründüğünü, oynamayıp yaşadığını hissediyorsunuz. Belki bu sene Oscar'da sadece adaylıkla yetinecek, ancak bu rolü sayesinde yepyeni projelere kapı açılacağı kuşkusuz... Çocuk oyuncu Jose Julien da geleceğe yönelik iyi keşiflerden biri olabilir. 




Bu sıcak baba - oğul hikayesini tavsiye ediyorum. Bu yılın iyi performanslarından birini barındırıyor kendi içinde. Dokunaklı yapısı sayesinde gözlerdeki muslukların açılması muhtemel. Bu yüzden de Amerikan filmlerindeki büyük oynayan adamların hikayeleri yerine, sıcak kalpli bu adamın dünyasına bir konuk olun...









Hiç yorum yok: