Kült, esas olarak “din” anlamında kullanılsa da, din ve sosyoloji bilimlerinde, çevrelerindeki kültür veya toplumun genel veya anaarterin dışı gördüğü inanç, uygulama veya ibadetlere kendini adamış bir birleşik insan topluluğuna verilen isimdir.

Kitsch, varolan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak-ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir.

Klişe (Fransızca: Cliché) uzun süre çok fazla kullanılmış ve artık etkisini yitirmiş ifade, fikir ya da öğelerdir.

3 Şubat 2012 Cuma

Kill List (2011)



Sinemanın en önemli figürlerinden biri de kiralık katillerdir. İnsanlar genelde onlarınki gibi bir hayat yaşayamadıkları için ilgi duyarlar. Özellikle de aksiyon türündeki örneklerde önemli yer edinir bu kişiler. Ancak İngiltere'den çıkan bir film, tüm klişeleri ters yüz ediyor. 


Kill List, sinemadaki kiralık katil filmlerine farklı bir bakış açısıyla bakmamızı sağlıyor. Özellikle de her daim bu sert görünüşlü, korkusuz, soğukkanlı adamların dünyasında, cool görünümlerine alışkın olduğumuzdan; bu farklı yorum insanları mest edebilecek yönde ilerliyor. 




Gelelim bu filmi farklı yapan esaslara. Bir kiralık katil filmi ne kadar değişebilir diyorsanız. Tamam tutup da palyaçoların arasında geçen romantik komedi soslu tarihi bilim kurgu yapmamışlar. Ancak bazı değişkenleri, az da olsa yerlerinden oynatarak farklılaşmayı sağlamaları bile başarı sayılabilir. 


Bunlardan en önemlisi öncelikle bir kiralık katilin, komedi filmleri dışında bu kadar gerçekçi bir şekilde ev haline değinilmemişti. Genelde kiralık katillerin lüks ve kendilerine has hayatları verilir. Bu filmde ise borç içinde yüzen, karısıyla sürekli kavga eden travmatik etkilere maruz kalmış gerçek bir insanın hikayesine yöneliniyor. Tabii bu adamların temelinde kiralık katil olduğu gerçeği gözlerden kaçırılmadan. 




Özellikle karı koca arasındaki ilişki olağanüstü bir oyunculukla yansıtılıyor seyirciye. Bu kısım filmin ilk yarım saatine hakim olurken, kiralık katillerin sorunlarına, ailedeki çekişmelere tanık oluyoruz. Böylece karşımızdakinin öncelikle bir insan olduğunu görmüş oluyoruz. 


Bu tip filmlerin türü genelde ya aksiyondur, ya da gerilimdir. Ancak genelde gerilim olduğu takdirde de politik sulara girilir. Bu filmde ise beklenmeyen yapılıyor ve korku filminin sınırlarında dolaşılıyor. Tekinsiz havanın verdiği paranoya nöbetleri, bununla beraber karşınıza çıkan şiddet dozunun bilhayli üst seviyelere ulaşması filmin gerilim seviyesini üst kademelere taşıyor. 




O halde çok bekletmeden filmin konusuna gelelim. Jay ve Shel, geçimsiz bir karı kocadır. Akşama misafirleri gelecektir. Jay'in ortağı Gal, yeni kız arkadaşını da yanında getirecektir. Ancak evli çiftimizin kişisel sorunları bu yemeğe gölge düşürür. Kavgalardan barışmaya kadar olan süreci izleriz. Ardından Jay ile Gal'ın eski bir asker olduklarını öğrenirken, mesleklerinin kiralık katil olduğunu fark ederiz. Bu ikili yeni bir işe girişeceklerdir. Kiralık katillerin jargonundaki tabirlerden biri olan kill list, yani ölüm listesi ellerine verilir. Bu listeye uymaya başlayan ikili için cinayetler çok zorlu olmayacaktır. Ancak öldürdükleri adamların kişiliklerini karıştırdıkça, bu işin normalden farklı yönlere girdiklerini anlarlar. Her öldürdükleri adamın onlara karşı memnuniyet duymasının ürkütücülüğüyle, iki kiralık katilimiz hiç karşılaşmadıkları bir dünyanın içinde bulunduklarını fark edeceklerdir. 




Tam olarak filmin gizeminin kaçmaması için çok ayrıntıya giremedim. Filmin içinde çocuk istismar filmciliğinden, dini sömürücülük, tarikatlar ve kara büyü gibi çeşitli konseptleri içinde barındırmasıyla bile film son derece ilgi çekici bir konuya sahip denilebilir. Bununla beraber psikolojik çöküşlere yakın plan bakma şansı bulabiliyoruz. 


Özellikle ana karakter Jay'in oğluyla ilişkilerindeki duygusal tutum ve kendi işi içindeki geçmişte yaşadığı sorunlardan gelen psikolojik bunalımları filmde yoğun bir çelişkinin peydahlanmasına neden oluyor. Bu çelişkilerle beraber buhranlı bir dünyanın içinde psikopatlığa varan deneyimleri gözlemliyoruz. 




Gal'ın kız arkadaşının tekinsiz duruşu, insanı bir an bile yerinde oturtmayan filmin atmosferine yoğun katkıda bulunuyor. Özellikle de sert acımasız insanlar olarak görebileceğimiz kiralık katil mevzusuna, aslında tam tersi açıdan bakıp, onlara acıyacak durumlara geliyoruz. 


Sonuç olarak yönetmen Ben Wheatley, geçen senenin en yaratıcı korku gerilimlerinden birine imza atıyor. Özellikle de insanı sonuna kadar geren atmosferinde, mutlak sona doğru sürüklenişi tüm durağanlığıyla vermeyi beceriyor. Özellikle korku filmi sevenler, filmi düşük beklentiyle izlerlerse, filmden çok büyük keyif alabilirler. Bu türe hayran kişilere tavsiye edilir. 



Gal: I hate dirty soap. 



Hiç yorum yok: