Kült, esas olarak “din” anlamında kullanılsa da, din ve sosyoloji bilimlerinde, çevrelerindeki kültür veya toplumun genel veya anaarterin dışı gördüğü inanç, uygulama veya ibadetlere kendini adamış bir birleşik insan topluluğuna verilen isimdir.

Kitsch, varolan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak-ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir.

Klişe (Fransızca: Cliché) uzun süre çok fazla kullanılmış ve artık etkisini yitirmiş ifade, fikir ya da öğelerdir.

4 Kasım 2011 Cuma

30 Days of Night: Dark Days



Son yıllarda çizgi romanlar adeta sinema sektörünü yönlendiren taraf olmaya başladılar. Genelde çizgi romanlarından aksiyon filmleri, süper kahraman filmleri çıksa da, bazen farklı örnekler de karşımıza çıkabiliyor. Örneğin "30 Days of Night" gibi. Şu an o filmin devamı niteliği taşıyan ikinci filmle karşı karşıyayız.


İlk film olan "30 Days of Night" açıkçası pek de iyi bir uyarlama değildi. İçinde sayısız mantık hatalarıyla, vasatın altında bir filmdi. Tabii böyle bir uyarlamadan sonra devam filminden çok fazla şey beklemiyor insan. Nitekim devam filmi Dark Days de direkt olarak video piyasasına düştü. 




Konusunu kısaca özetlersek; ilk filmde kasabadan 30 günün sonunda kurtulan Stella, artık bu olayı örtbas eden devlete savaş açmıştır. Bu yüzden de konferanslar düzenleyip insanları bilgilendirmeye çalışıyordur. Ancak FBI ve polis olaya el koyarak onu sorguya çekerler. Stella'nın bir şeyler sakladığından şüpheleniyorlardır. Nitekim emniyet fazla tutamazlar ve çıkar oradan. Kaldığı motelin odasına girdiğinde onu bekleyen üç kişiyle karşılaşır. Bunlar vampirlere savaş açmış bir grup sivildir. Vampir avlayarak, bu vebayı temizlemeye çalışıyorlardır. Stella'yı da ekiplerine katmak isterler. Bu grubun teorisine göre kraliçe arı olarak nitelendirilen vampirlerin başı Lilith'i öldürebilirlerse, diğer vampirler de başı boş kalıp dağılacaklardır. Böylece yolculukları başlar. 




Filmin içinde bolca aksiyon sahnesi buluyor. Bu hızlı sahnelerde olayları tam olarak görmek çok da mümkün değil. Çünkü kısa planlarla hareketi vermeye çalışmışlar. 


Makyaj çalışması, ilk filmin neredeyse aynısı, çok bir farklılıkları yok. Ancak filmde kullanılan kanların rengi doğrusunu söylemek gerekirse biraz tuhaf olmuş. Özellikle de kıyafetlere bulaştığında boya hissi uyandırıyor. 


Konu olarak pek bir şey vaat etmeyen film, aynı zamanda mantıksız diyalogları, kurgudaki başarısızlığı, oyunculukların kötülüğü ve say say bitmeyen olumsuz yönüyle ciddi ciddi video için yapılan bir filmden öteye gidemiyor. 




Zaman zaman gore'a kaçan şiddet sahneleri, diş sökülmesi, kafa kopmalar gibi efektler seyirciyi yakalamaya çalışıyor. Ancak bu tip sahnelerde bilgisayar efektlerinin bayağılığı dikkat çekiyor. 


Klasik vampir filmlerine yeni bir heyecan, tat katmayan filmin en orijinal kısmı Dane isimli kendini tutan vampir... Kendini tutan derken kasıp insanları emmemeye çalışıyor. Son yıllarda gördüğüm en saçma vampir karakteristiği diyebilirim. Hatta filmin en çok gerilimi sağlayan adamı da bu. İnsan içten içe bu herif kesin birilerini emecek gibi geçiyor. Bu yüzden de dost gerilim şeklinde insanlarla çalışan vampir olayı enteresan olmuş.


Bunun dışında vampirlerin, bir zombi gibi kafadan vurulup ölmeleri, hatta bazen kafadan vurmaya da gerek yok. Vücudundan vurunca da ölüyorlar. Yani insandan pek farkları yok maalesef. Sadece mal gibi insanların kanını emmeye çalışıyorlar. 




Filmin sonu da son dönemde gördüğüm en klişe sonlardan biri onu da belirtmek isterim. Bunun dışında kavrulan vampirin toz olması gerekir genelde. Bu filmde kan verilip tekrar hayata döndürülebiliyor. Bu da nasıl mantıktır anlamadım. 


Zaten bu filmi sen neden izledin ki diyenleriniz olacaktır. Ben genelde B türünden de iyi örneklerin çıkabileceğine inanan bir insan olduğumdan, b film zevkini de zaman zaman tatmaya çalışıyorum. Lakin bu film de o zevk de yok. Bildiğiniz çöpümsü bir film maalesef. 


Siz siz olun bulaşmayın...







Hiç yorum yok: