Kült, esas olarak “din” anlamında kullanılsa da, din ve sosyoloji bilimlerinde, çevrelerindeki kültür veya toplumun genel veya anaarterin dışı gördüğü inanç, uygulama veya ibadetlere kendini adamış bir birleşik insan topluluğuna verilen isimdir.

Kitsch, varolan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak-ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir.

Klişe (Fransızca: Cliché) uzun süre çok fazla kullanılmış ve artık etkisini yitirmiş ifade, fikir ya da öğelerdir.

10 Kasım 2011 Perşembe

Take Me Home Tonight



80'lerde patlak veren umutsuz, asi gençleri konu edinen bir akım patladı: X Generation... Bu nesil, ailelerin yaptığı baskıdan, şüphecilikten, onların verdiği sorumluluktan korktular. Sistemin getirdiği, insanlara uyguladığı baskıdan bunaldıkları için kendi bildikleri işi yapmaya karar verdiler. Bu korku dolu kuşağın aslında şu anki günümüzden farkı yok. Tek fark belki de günümüzde yeni korkuların peydah olması söylenebilir. 


İşte bu kuşak bu yüzden de kendi içindeki öfkeyi, baskının getirdiği zorlukları dillendirmekten korkmadılar. Bu yüzden her zaman bu kuşaktan çıkan sinemacılar dertlerini bağırmayı tercih ettiler. Çünkü insan sıkıntılarını dışa vuramazsa rahatlayamaz. Bu rahatlama için belki de kaybedenler kulübünün, kaybetmek en kötü son değil demesi gerekiyordu. İşte o dönemi hatırlamamız için yeni bir şans daha: Take Me Home Tonight...




Filmimizin konusu ise 80'ler gençlik filmlerinde olduğu gibi. Matt Franklin, MIT'den mezun olmasına rağmen ne yapacağını bilemeyen kayıp kuşağın üyelerinden biridir. Bu yüzden de geçici olarak video dükkanında çalışırım düşüncesini kendine inandırmıştır. Ancak liseden aşık olan Tori'nin dükkanına gelmesi sonucu eli ayağına karışır ve orada çalışan biri olarak değil de, müşteri gibi davranmaya başlar. Amacı Tori'yi etkilemektir. Tori ise eski mezunların toplanacağı bir partiye davet eder onu. Matt, bu partiye gidip kızı tavlayacaktır. Ancak önünde kocaman bir engel vardır. Kızı etkileyecek ne bir işi, ne parası, ne de karizması vardır. Bu yüzden de en kolay yolu seçer. Yalanlar onun kurtarıcısı olacaktır. Belki de tam tersi...




Aslına bakarsanız gençlik filmlerinde sıkça karşılaşılan bir konuya sahip film. Ancak günümüzde çekilen bir filmin, 80'lerin havasına bürünmesi daha ilgi çekici sayılıyor. Belki de o dönemleri özlüyoruz kimbilir. 


Daha önce Hot Tub Time Machine ile yine olay denenmişti. Onda bilim kurgu öğeleri kullanılarak 80'lerin havasından tadılıyordu. Bu sefer direkt seksenlerin sonundayız. Üstelik kıyafetler, arablar, partiler, o dönemin anlayışı, seksenseverler için tam anlamıyla büyüleyici... 


Tabii bu tip filmlerde malum cinsellik hat safhada oluyor. Bu yüzden de film aslında bir nevi yine hormonlarımız üzerine odaklı. Örneğin baş karakterimiz Matt, hayali olan kızın peşinden gidiyor. En iyi arkadaşı Barry, üniversitede yeterince kızla yatamadığı için bunu bir şans olarak görüyor. Matt'in ablası Wendy, bir nevi sevgilisinden evlilik teklifi gelmesini bekliyor. Tabii filmin fıstığı konumundaki Tori de doğru erkek olayı peşinde her zaman olduğu gibi. 




Ancak tabii her şeyde bir çıkmaz vardır. Bunda da var. Örneğin Matt'in babası oğluna verdiği emeklerin meyve vermesini bekliyor. Dünyaya açılmasını, o küçük dünyasından sıyrılmasını bekliyor. Çünkü onun bu umutsuz tavırları perişan ediyor. 


Wendy ise son derece başarılı bir kız, ancak odun sevgilisinin kölesi olmak ile Cambridge'de yüksek lisans yapıp ayakları üzerinde durmak isteyen entelektüel bir sıkıntı içinde. Bu yüzden bu ikilemin içinde kendini yeyip bitiriyor. Aslında ne istediğini o da bilmiyor. Bu yüzden de Cambridge'den gönderilen mektubu okumaya dahi korkuyor. Çünkü oraya sıkışmaktan çekiniyor. 


Barry ise başarısız, yeteneksiz ve gayet tipsiz biri. Ancak diğerlerine nazaran bu bitmişliğine takılmıyor. Hala ümidi var. Tabii özgüvenini sağlamak için alkol ve uyuşturucuyu kullansa da, kaybetmişim, daha kötü ne olabilir mentalitesi içinde kendi gibi olan ve ona değer veren kadını arıyor. Bazen bulunabiliyor da...




Tori ise finans sektöründe çalışan bir iş kadını haline gelmiş. Ancak çalıştığı sektörden nefret ediyor. Bu yüzden de boktan hayatını düzeltebilecek bir erkek peşinde. Ne de olsa ondan üst rütbeler, hep onunla yatmanın peşinde. O ise "o" olduğu için sevilmek istiyor. Seks objesi değil, hayatın hedef noktası olmak istiyor. 


Bu dörtlünün gözünden bir nevi hikayeyi izliyoruz. Matt, bir nevi kayıp gençliğin sesi konumunda bu yüzden de her cesaret ettiği şey başarıyla sonuçlanıyor. Çünkü diğerleri de onun gibi ve onlar itiraf etmekten kaçınıyorlar. O ise içindekileri yavaş yavaş çıkarırken, kabuğundan sıyrılmaya başlıyor. 




Tamam filmimiz başyapıt olmayabilir ama yine de geçmişe duyulan özlemin manifestosu gibi. Çünkü şu an değişen tek şey yönetimler, teknolojiler ve yaşayış biçimleri... Halbuki aynı duyguları paylaşıyoruz. Aynı ümitsizlikler içindeyiz. Şikayet ettiğimiz şeyler aynı. Sadece döneme ayak uydurmaya çalışıyoruz. Bu filmde bize bunu göstermeye çalışıyor. 


O halde, belki de kendi yolumuzu çizmemiz için yardım edebilir bu film. Bu yüzden ister eğlencesine isteyin, ister nostalji için... Ya da size yön vermesi için fark etmez... Kaybedenler kulübüne bir kez daha hoşgeldiniz... Belki de birlik olduğumuz takdirde kazanmaya başlarız kimbilir...








Matt Franklin: Shut the fuck up and drive. I'm Matt Franklin. I work at Suncoast video at the mall and I still live with my parents. I don't know what I'm doing up here. I'm scared. And you know what... I have been so afraid of my life, that I have missed my life. But I'm like all of you. We're all scared. We're all trying to be something that were not. But tonight all of that changes. Tonight, I'm not afraid. Tonight, I got one thing to say to all that bullshit. Fuck it. 



Hiç yorum yok: