Kült, esas olarak “din” anlamında kullanılsa da, din ve sosyoloji bilimlerinde, çevrelerindeki kültür veya toplumun genel veya anaarterin dışı gördüğü inanç, uygulama veya ibadetlere kendini adamış bir birleşik insan topluluğuna verilen isimdir.

Kitsch, varolan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak-ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir.

Klişe (Fransızca: Cliché) uzun süre çok fazla kullanılmış ve artık etkisini yitirmiş ifade, fikir ya da öğelerdir.

12 Kasım 2011 Cumartesi

Darah (2009)



Yeni umutlar, hayata tutunma çabaları... İnsanların belki de en sevdiği konular arasındadır bu tip konular... Çünkü insanlar kendilerinin yapamadıklarını, başkalarının yaptığını görüp, mutlu olmak isterler. İşte hikayemizdeki karakterler de bu amaçla yola koyuluyorlar. 


Lakin bu umut yolculuğundan önce arkadaşlar aralarında toplanıyorlar. Bu olayı kutlamak için bir neden aramalarına gerek yok. Ancak Adjie, kardeşini ikna edip, ona para bırakmak istiyor. Böylece hamile karısı Astrid ile yolculuklarına daha rahat çıkabileceklerdir. Ancak inatçı kardeş Labya, ağabeyinin önerdiği parayı kabul etmez. Bunun üzerine Astrid, bari doğacak çocuğumun hatırına bizi hava alanına geçir der. İkna olan kardeş artık bu toplulukla gelecektir. 




Ancak durun bir dakika arabayla Jakarta'ya gidecek bu aile ve arkadaşları, karşılarında soyulmuş bir kız bulurlar. Bunun üzerine kibarlık olsun diye kızı evine bırakmaya karar verirler. Kız ise in cin top oynayan ormanlık bir yerde oturmaktadır. Kız bu yardımları sonucunda evlerine davet eder. Ancak bizimkilerin acelesi vardır. Kabul etmezler. Bunun üzerine kız çok ısrar eder. Nezaketen içeri girerler. Tabii kıza göz koymuş çapkın arkadaşları Eko'nun da emri vaki cevapları da bu olayda başrollerden biridir. 


Gel gelelim masum kız, gencecik bir anne, ürpertici bir ağabey ve gözlüklü memur tipli bir kişinin olduğu dört kişilik aile, psikopat katillerden oluşan bir aile çıkmasın mı? İşte o anda hava alanına yetişme derdindeki çift, can derdine düşmeye başlar. 


Son dönemde Endonezya ve Singapur'dan çıkan katliam temalı korku filmlerinden birisi ile karşı karşıyayız. Bu tarafların da pek tekin olduğunu söyleyemeyiz mesajı mı veriyorlar acaba? Onu bilemeyiz belki ama filmin içeriğinde son derece dayanılması güç, gore sahnelerin varlığını belirtebiliriz. 




Gore derken, hafife almayın. Neredeyse tüm korku film klişelerini bir araya getirmeyi başarmışlar. Son derece kitsch bir durum ortaya çıkmış. Örneğin Texas Chainsaw'dan elektrikli testere, Japon korku filmlerinden sivri ve delici tokalar, teen slasherların popüler silahlarından orak, aksiyon sinemasından çıkma tüfekler vesayre derken son derece çeşitli bir silah veri tabanı sizlerle... Bu arada sürekli bir yerlerden bıçak türleri fırlıyor, aman dikkat...


Filmin genel yapısında temalarımız ölümsüzlük, evlat edinme, yamyamlık gibi konular işleniyor. Örneğin ailemiz ölümsüzlüklerine bir nevi yamyamlıkla uğraşıyorlar. Bu inanış daha çok amazon ormanlarında var olsa da, bu miti Endonezyalılar da kullanmaktan kaçınmamışlar. 




Evlat edinme faktörü ise tam bir travmatik olay... Hamile kadının karnındaki bebeği doğmadan evlat edinmeye çalışmak nasıl bir kafanın ürünüdür bilinmez, vahşilik ve şiddet hat safhada... Katil doğanlar diye bir film var ama bu film bariz, Katil Doğanlar adını hak ediyor. Küçük yaşta cinayetlere alıştırılan çocuklar, doğal olarak büyüyünce psikopata bağlıyorlar. Bu söylediklerimi spoiler olarak algılayabilirsiniz ama değil. Çünkü filmin açılış jeneriğinde bize bunu söylüyorlar. Arif olan anlar yani. 


Küçük yaşta manyaklığa alıştırılan bu çocuklar ne yapsın peki? Biri cinselliğini bastırmış. Görünüşü şişko ve itici olduğu için, kurbanlarını biçerken, tahrik oluyor. Bir diğeri terminatör gibi, önüne gelenin kafa, gözü, ayağı neyi varsa kırıyor, öldürüyor. Güzel genç kızımız ise güzelliğini kullanarak şeytaniliğini ortaya koyuyor. Anneyi düşünmeyin bile. Kadın başlı başına ölüm demek. Bu yüzden bu aile bireyleri sonuna kadar korkulacak düzeyde. 




Filmin görüntü işçiliği son derece estetik olmuş. Bu tip bir korku filmi için son derece stilize sahneler mevcut. Yönetmenleri zaman zaman farklı açılarla, gözlere bayram ettirirken, kimi zaman da tiksindirici denilecek görüntülerden kaçınmıyor. 


Bu arada filmde olaya polis karışınca, işler çok garipleşiyor. Şiddet dozu daha da artıyor. Kafalar uçuyor, gözler oyuluyor. Beyinler uçuyor, boğazlar kesiliyor. Gerilimin temposu her an düşmüyor. Seyircinin isteği de bu değil mi zaten? Bu açıdan istekleri karşılayan son derece başarılı bir korku filmiyle karşı karşıyayız. 


Oyuncuların kurban kısmı sırıtsa da, katil kısmı gayet başarılı... Hatta rollerine o kadar kaptırmışlar ki, ben o sette olmak istemeyebilirdim...




Tamam orijinal değil film. Ancak bir deyiş vardır. Ya ilk kez yapacaksın, ya da en iyisi olacaksın. Bu film de elindeki malzemeyi en iyi şekilde kullanmaya çalışmış. Tamam senaryosunda bazı açıklar var. Örneğin ölümsüzlüğü sadece yamyamlığa bağlamak çok havada kalmış. Örneğin ayin gibi bir şeylere bağlansaydı, daha iyi şeyler söyleyebilirdim. Bunun dışında annenin ölümsüzcesine Michael Myers edasıyla ölümsüzce dolaşmasının mantığı belirtilmemiş. Hani Halloween'da bir mantık vardı, ölümsüzlüğüyle ilgili. Ne yazık ki bu filmde buna rastlayamıyoruz. 


Bir de artık olarak polislerden birinin eski bant kayıtlarını izledikten sonra mal gibi kayıtsız kalması son derece aptalca olmuş. O anda tepki verilebilirdi, ama ne olacak ille? İlle yukarıdan bir ses gelecek de ona göre hareket edilecek, bu mudur yani? Yani sen ses gelmeden üst katı kontrol edemiyor musun?




Sonuç olarak şiddetin dozu fazlaca, mantık hataları var. Ancak yine de elindekini iyi kullanan eski tip bir korku filmi ile baş başayız. Uzak doğunun bu temsilcisinden korku filmi türüne yakışır bir film olmuş. Korkuseverlere tavsiye edilir. 


Not: Filmin genelde international adında Macabre olarak geçiyor adı. Ancak bir anlam kargaşası söz konusu. Çünkü filmin özgün ismi Darah, kendi dilinde kan anlamına geliyor. 









Hiç yorum yok: