Sinemada katillere, suikastçilere genelde seyirciler hep ilgi gösterirler. Nedendir bilinmez, izlemesi en keyifli meslek gibi gelir onlara. Belki de gerçek hayatta yapamadığımız şeylere bir ulaşma yoludur. Sinema sayesinde bu tip mesleklerin de aşinası olmuş durumdayız. Gerçi bu iyi bir şey midir tartışılır. Ne de olsa bu tip kişilere kendini kaptıran insanlar facialara da neden olabiliyor.
Gelelim filmimize. Jean Claude Van Damme'ın yeni filmi diyebiliriz. Zaten çoğu yerde de film böyle yansıtılmış olsa gerek. 90'lı yılların favori aksiyon kahramanlarından biri olan Van Damme, günümüzde pek vizyon yüzü dahi göremeyen filmlerde oynamak zorunda kalıyor. Ne de olsa o eski popüleritesi yok. Onun yerine yeni aksiyon kahramanları türemeye devam ediyor.
Ancak Türk halkının genelde bu tip oyunculara karşı vefası söz konusudur. Chuck Norris, Dragon Wilson, Jackie Chan, Bruce Lee, Steven Seagal gibi oyuncuları baş tacı ederler. Bizim için onlar dövüş filmlerinin unutulmaz karakterleridir. Teyzeler için vurdulu kırdılı filmler olsa da. B filmleriyle büyüyen bu nesillerin, ister istemez Van Damme'ın yeni çıkan filmine kayıtsız kalamıyor. Valla ne yalan söyleyeyim ben de o dönemlerden geçmiş birisiyim. Gayet gurur da duyarım.
Filmimizin konusu çok da farklı sayılmaz. Van Damme işinin ehli bir kiralık katildir. Başarılı bir şekilde işlerini halleder. Ancak karşısına sunulan yeni bir iş, kafaları karıştıran cinstedir. Onun için sorun yoktur. O parasını alır ve işini en iyi şekilde bitirecektir. Ancak çok şaşırmayacağımız üzere, iş bu kadar da kolay bir iş değildir. Çünkü Van Damme'ın öldüreceği adam, kirli geçmişi olan mafyamtrak bir adamdır ve zamanında dönemin en iyi kiralık katillerinden birinin eşine tecavüz edip, kızı bitkisel hayata sokmuştur. Üstelik bu adamın gözleri önünde yapmıştır. Böylece bu adamı öldürmek için artık yeni bir rakip vardır. Scott Adkins'in canlandırdığı Flint karakteri, intikam ateşiyle yanmaktadır. Tabii Flint'in peşinde de interpol ajanları vardır. Böyle karışık bir ortamda filmin adında olduğu gibi suikast oyunları başlar.
Kabul etmek gerekirsek, bir B filmi için tanıdık bir konuya sahip film. Ülkesinde vizyona girmeden direkt DVD piyasası için çıkan film, belli ki sinemasını yenileyemeyen bir film. Bilindik kalıplar tekrarlanıp duruyor.
Yan karakterler oyuncuları alınmasınlar ama gerçekten de çok kötüler. Aksan yapacağız diye bayağılıktan ölüyorlar. Dövüş sahnelerinde dayak yiyen adamlar hala, karşılık vermeyi akıl edemiyor. Ve kaderlerini bekler gibi, dayak yemeyi bekliyor. Herkes aynı anda ateş etmeyi akıl etmiyor. Vesayre vesayre gibi, bir sürü mantık hatası filmin içinde mevcut.
Van Damme ve Scott Adkins, bu filmden beklendiği üzere odun karakterleri oynamak üzere doğmuşlar. Olabildiğince mimiksizce ve kas gücüyle oynuyorlar. Van Damme'ın yaşlandığı yüzündeki çizgilerden açıkça belli oluyor diyeceğim ama sanki yaşlandığını bilmiyoruz diyeceksiniz. Bu yüzden de hatırlatmaya gerek yok.
Filmin belki de en büyük artısı diğer filmlere göre minik de olsa farklılıkların olması olabilir. Örneğin normalde iyi adamlar, kızı kurtarmak için, ya silahlarını bırakırlar. Ya da blöf yapıp önemsemediğini söyleyip, ardından kızı kurtarmaya çalışırlar. Bu filmde Van Damme önemsemediğini söyleyip, bildiğiniz önemsemiyor. Sallamıyor kızı. Böylece kızın hamburger olmasına izin veriyor. Tabii sonrasında pişman olsa da, nasıl bir karakterse, taş gibi kızımızın yerine kaplumbağa ile duygusal bağlar kurmayı yeğliyor. Tabii bu da tercih meselesi, biz karışmıyoruz.
Diğer bir farklı kısım ise aksiyonun içine drama öğelerinin fazlaca yerleştirilmesi... Bunun neresi yeni diyebilirsiniz. Haklısınız. Ancak Van Damme filminden bahsediyorsak, bu tip drama kısımlarına sadece karısı veya çocuğu öldürülmüşse rastlarız. Gerçi drama öğeleri son yıllarda yapılan filmlerde olduğu gibi, filmin temposunu öldürmekten başka işe yaramıyor. Bu yüzden de artı bir özellik mi diye sorarsanız, belki motorun soğuması için evet denilebilir.
Sonuç olarak bir B filmi için vasat bir film denilebilir. Ancak ortalamayı tutturmuş olması, yine de sıkıcı olduğu anlamına gelmiyor. Eğer çok boş vaktiniz varsa, kafanız karışıksa ve çok da düşünmeyeceğiniz bir film arıyorsanız, Assassination Games, tam size göre bir film olacaktır.
Nalbandian: Kendi kurallarını çiğniyorsun. Duyguların yüzünden hayatını riske ediyorsun.
Vincent Brazil: Duygularım olmazsa gerçekten yaşıyor muyumdur?
Nalbandian: Bunca zaman seni tanıdığımı zannetmiştim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder