Kült, esas olarak “din” anlamında kullanılsa da, din ve sosyoloji bilimlerinde, çevrelerindeki kültür veya toplumun genel veya anaarterin dışı gördüğü inanç, uygulama veya ibadetlere kendini adamış bir birleşik insan topluluğuna verilen isimdir.

Kitsch, varolan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak-ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir.

Klişe (Fransızca: Cliché) uzun süre çok fazla kullanılmış ve artık etkisini yitirmiş ifade, fikir ya da öğelerdir.

30 Ekim 2011 Pazar

In Film Nist



Jafar Panahi'nin hikayesini malum bilmeyen kalmadı. Panahi'nin sistemi eleştirmesine katlanamayan devlet, Panahi'yi 20 yıl sinema yapmamaya mahkum etti. Böylece özgür düşünceye damga vuruldu. Panahi gibi ödül canavarı bir sinemacı, bir anda hayatı boyunca yapmak istediği tek şeyden mahrum edildi. 


Tabii seçenekleri yok muydu? Vardı. Ülkeyi terk edebilirdi. Ancak o ülkesini seviyordu. Bu yüzden de başka ülkelerde hasret çekeceğime, kendi ülkemde esaret çekerim dedi. Bunun sonucunda da ülkesinde film yapamayacağı bir konuma geldi. 




Bu belgesel niteliği taşıyan film, ülkeden bir kekin içinde çıkarılarak, Cannes'da ilk gösterimi yapıldı. Onca zorluğa rağmen hala film yapmaya çalışan bir insanın çaresizliğine tanık oluyoruz. Filmin konusu Panahi'nin tıkılı kaldığı evinde ne yapacağını bilmez haline odaklanıyor. Ne de olsa aklında onca proje varken, bu filmleri çekemeyen bir sinemacı o...


Kendince izleyicilerine bir şeyler sunmak istiyor. Bu yüzden de çekemediği filmini, anlatarak aktarmaya çalışıyor. Ancak belli bir noktadan sonra bu filmi anlatmak istediğimde sinemayı kullanırım, böyle anlatmanın ne önemi var gibi bir ikileme düşmesine tanık oluyoruz. Bir nevi bir sinemacının dramını tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor bu belgesel. 




Filmin belli bir kısmında belgeselci dostu Mojtaba Mirtahmasb ile yakın dostluklarına tanık olurken, bir yandan da kendi acınacak durumlarıyla dalga geçiyorlar. Günlük yaşantıdaki ilişkilerine belli çerçevelerde tanık olabiliyoruz. 


Film yapmak adına çırpınan bir yönetmenin, cep telefonuyla bile film yapmaya çalışması; apartman sakinleriyle ilişkilerine, o dönemin İran'ına tanıklık ediyoruz. 




Pahani'nin bu acılı sürecinde avukatıyla temaslarına ve hala içinde bir umudunun olduğuna dikkat çekiliyor. Tabii İran adalet sistemine göre böyle bir cezanın en fazla indirilme umudu var. Tamamen kurtulma ihtimali bulunmayan mahkum olma yolunda çaresizce bekleyen bir insanı izliyoruz. Nitekim temyiz mahkemesi de kararı geçtiğimiz günlerde onadı. Bunun sonucunda Panahi'nin cezası kesinlik kazandı. 


Jafar Panahi'in kendi filminden verdiği üzere; çocuğun dediği gibi "Ben oynamak istemiyorum." cümlesi filmin yeterince özetini sizlere sunuyor. 


In Film Nist, bir sinemacının, ona yapılanlara karşı bir protestosu, bir baş kaldırışı olarak nitelendirilebilir. Ne kadar üzülsek de, bir sinemacının yok oluşuna tanıklık ediyoruz. 


Bu belgesel bu sürecin kanıtıdır.











Hiç yorum yok: