Kült, esas olarak “din” anlamında kullanılsa da, din ve sosyoloji bilimlerinde, çevrelerindeki kültür veya toplumun genel veya anaarterin dışı gördüğü inanç, uygulama veya ibadetlere kendini adamış bir birleşik insan topluluğuna verilen isimdir.

Kitsch, varolan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak-ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir.

Klişe (Fransızca: Cliché) uzun süre çok fazla kullanılmış ve artık etkisini yitirmiş ifade, fikir ya da öğelerdir.

21 Ekim 2011 Cuma

Tyrannosaur



Derdi olan her insanı esareti altına alır öfke... İnsanın kendisini yok etmesini, çökmesini sağlar. Filmimiz de öfkesini kontrol edemeyen bir adam hakkında... Öfkenin ne kadar yıkıcı olabileceğini gözler önüne sunuyor. 


Tyrannosaur filmi ismini, Jurassic Park'taki bir dinozordan alıyor. Hani şu yürürken, suyun üzerinde titreşimler yaratan, büyük olanlarından birinden... O dinozor ile alakasını soracak olursanız; birincisi kendinizin filmi izlediğinizde duyacak olacağınız yansıması olan, diğeri ise bence küçük bir olaydan yayılan gerilimin, oluşan sonuçların titreşimden çıkan olaylar bütünüyle alakalı olmalı...




Tyrannosaur, öfkesine hakim olayan ve devamlı kavga çıkaran bir adam ile başlıyor. Tahmin edersiniz ki, ana karakterimiz, bu adam... İsmi Joseph... İçindeki öfkenin sonuçları, hep şiddete uzanıyor. Hatta filmin başında bu yüzden sadık dostu köpeğini öldürüyor. Genelde hayatı hasta arkadaşını ziyaret ederek, barlarda sürterek, komşusu küçük Samuel ile konuşarak geçiyor. Bir gün her tür ikinci el malzeme satan bir dükkana giriyor ve saklanmaya başlıyor. Burada dindar Hannah ile tanışıyor. Hannah ona yardım etmeye çalışsa da, o da sapkın kocasından oldukça dertli, bu yüzden de bir ikilemin içinde kalıyor. Joseph ve Hannah'ın dostluklarıyla birlikte, hayatları değişmeye başlıyor. Josephöfkesine hakim olmaya başlarken, Hannah da kocasına karşı daha sağlam durmaya başlıyor. Ancak bazı nedenlerin sonuçları doğuracağı gerçeği unutulmamalıdır. 


Filmimiz oyuncu Paddy Considine'in ilk filmi... İsminden hatırlayamadıysanız hani "In Amerika" filmindeki aile babası olan adam ya da "Dead Man's Shoes"'daki Richard... Sözün özü bir oyuncunun yönettiği filmle karşı karşıyayız. Bunun sonucu olarak da çok sağlam oyunculuklar dikkat çekiyor. 




Peter Mullan, örneğin filmde insanlık dışına çıkarak, vahşi tiplemesiyle son derece başarılı oynuyor. Tabii onun da yönetmenlik yaptığını unutmayalım. Birbirlerine yardım eden iki adamın güzel dayanışmasını izliyoruz. Böylece oyunculuk konusunda birbirlerini daha iyi besleyebiliyorlar. Tabii diğer oyunculara da yansıyor bu elektrikleri... 


Örneğin Olivia Colman son derece iyi performans ile insanlara yaşadığı travmayı iyi yansıtıyor. Onlara ek olarak Eddie Marsan, dayakçı koca ve Joseph'in ayyaş arkadaşı Tommy rolüyle Ned Dennehy standartların üzerinde oyunculuklarıyla filme değer katıyorlar. 


Ancak temel sorunu da gözden kaçırmak olmaz. Film genel olarak atmosfer olarak harika olsa da, senaryodaki bazı açıklar. Kurgusal bozukluklar göze çarpıyor. Bilhassa yönetmenin acemiliği en dikkat çeken olumsuzluk denilebilir. Özellikle son kısımlarında filmin Paddy Considine, sinemadan daha çok tiyatral bir yönetime geçiyor. Bu yüzden de olmuşluk hissini birazcık sekteye uğradığını hissediyorsunuz. Ancak ilk filme göre gerçekten iyi bir iş çıkmış ki, ilerideki filmlerden umutla bakmak kaçınılmaz hale geliyor. 




Filmin içinde dramatik unsuru ortaya çıkarak ana tanıklık ediyoruz. Örneğin psikolojik ve fiziksel şiddete uğrayan küçük çocuk ve kadın figürleri, seyircinin duygu noktalarına müdahale ediyor. Bu yüzden de bir süper kahraman gibi Joseph'in her şeye müdahale etmesini bekliyoruz. Ancak malum öfkesini kontrol etmeye çalışan bir adamdan bahsediyoruz. Bu yüzden de filmin içinde yarattığımız karakter, olaylara etki etmeyince hayal kırıklığına uğruyoruz. 


Kimi yerde örneğin çocuk ve köpek arasındaki gerginlikte, son ana kadar bekleyip gerilim üst noktadayken, baş karakterimizin buna bir tepki vermesi, seyircinin önemsediği bir şey. Ancak bu tepki gecikince bir anlamda iş işten geçmiş oluyor. Böylece aynı duyguyu yaşayamıyoruz. Bu da filmin sevilebilirlik oranına etki ediyor. 




Sonuç olarak İngiliz sinemasından çıkan son dönemin en iyi işlerinden biriyle karşı karşıyayız. Yönetmenin yaptığı acemilikleri görmezden gelirsek, gayet keyifli bir seyirlik bizi bekliyor. Üstelik kimi yerlerde barındırdığı sürprizlerle de seyircisini şaşırtabiliyor filmimiz...


Tyrannosaur, İngiltere'deki çok kullanılan şiddet temasını son dönemde kullanılmadığı kadar iyi kullanıyor. O halde dinozorun ayak seslerinden çıkan sudaki titreşimi takip etmemizde fayda var.






Hiç yorum yok: