Kült, esas olarak “din” anlamında kullanılsa da, din ve sosyoloji bilimlerinde, çevrelerindeki kültür veya toplumun genel veya anaarterin dışı gördüğü inanç, uygulama veya ibadetlere kendini adamış bir birleşik insan topluluğuna verilen isimdir.

Kitsch, varolan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak-ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir.

Klişe (Fransızca: Cliché) uzun süre çok fazla kullanılmış ve artık etkisini yitirmiş ifade, fikir ya da öğelerdir.

23 Ekim 2011 Pazar

Contagion



Matt Damon, Jude Law, Kate Winslet, Gywneth Paltrow, Laurence Fishburne, John Hawkes, Marion Cotillard, Elliot Gould... Böyle bir yıldızlar kadrosunu görünce insan ne yapacağını şaşırıyor. Ancak bu şaşkınlığı daha da ilginç boyutlara çıkıyor bir süre sonra... Neden mi? Çünkü bir salgın filmi için bu kadro fazla iyi değil mi diyor.


Steven Soderbergh, belli ki Hollywood'un en kendine özgü işlerini yapan yönetmenlerinden biri. Genelde kafasına göre takılan bir filmografiye sahip. Çoğunlukla ne çekmek isterse onu çekiyor. Bu da öyle tipte bir film. Kariyerine bir de virüs salgını filmi eklemek istemiş. Zaten adının geçmesiyle beraber bu yıldızlarla dolu kadronun neden toplandığını anlayabiliyorsunuz. Soderbergh yine bildiğini yapıyor.




Contagion'ın konusuna yönelim. Film tahmin ettiğiniz üzere bir virüsün tüm dünyayı etkisi altına almasını konu ediniyor. Virüs yüzünden insanlar teker teker ölüyorlar. Hatta buna yıldız oyuncular da dahil. Dünya da salgın sonrası olaylara göz atma şansı yakalıyoruz. Üstelik tek bir yerde değil. Birbirinden farklı şehirlerde ve birbirinden farklı insanların bakış açısıyla. Arasında doktorlar, bilim adamları, gazeteciler, devlet yetkilileri, aile babaları, hademeler... vb. gibi örneklerle çeşitleme sağlanmaya çalışılıyor. 


Film, salgının ikinci gününde başlıyor. İlk virüsü kattığı düşünülen kadının bakış açısından olaya giriyoruz. Bunu takiben dünyanın çeşitli yerlerindeki virüsü kapan insanları, ilk belirtilerini tek tek görme şansı yakalıyoruz. Tabii sonrasında da malum ilk ölümler ortaya çıkıyor. Ardından araştırmalar vesayre... Umutsuzluk, kaos ortamı... Bir nevi kıyamet senaryosuyla karşı karşıya geliyoruz. Yani çok farklı bir senaryo yok aslında. 




Soderbergh, elindeki yıldızları bol bulmuş olsa gerek. Filmin içinde bazılarını feda etmekten kaçınmıyor. Yalnız adaletini de takdir etmek lazım. Çünkü neredeyse hepsine eşit süre vermeyi tercih ediyor. Bu yüzden de önplana aşırı çıkan bir oyuncu yok. Zaten bu yol ile amaç tüm insanlara ulaşmak. Tek bir karakter üzerine örülseydi hikaye, o insanın hikayesine dönüşürdü. Bu açıdan da böyle anlatması daha hayırlı olmuş. 


Film atmosfer olarak, kullanılan müziklerin etkisiyle çok fazla etkileyici olmuyor açıkçası. Ancak filmin farkında olmadan psikolojik etkileri var. Yıllar önceki Jaws filminde yaşanan denizlere girememe korkusunu, bu filmde de her yere dokunamama etkisi şeklinde görebiliyoruz. Malum filmde anlatılan şeyler gerçek hayattan çok da uzak şeyler değil. 




Film genel anlamda çok farklı bir şey söylemiyor aslında, genel olarak bilinen şeyleri bir kez daha tekrarlıyor. Örneğin internet gazetecilerinin böyle bir kriz anında en güvenilir kaynak olacağını, insanların onlara inanacağını belirtirken, her kaos ortamında olduğu gibi kurbanlar aranacak, bazı kişiler kendilerini feda edecekler. Bazıları ise kendilerini düşünecekler. Dünyanın kuralı değil mi bu?


Soderbergh yakın bir tarihte sinemayı bırakacağını açıkladı. Yaklaşık 3 - 4 sene içerisinde çekebildiği kadar film çekecek. Belki de bu yüzden farklı türlere yönelecek devamlı. Bu film de o tip filmlerden birisi olarak gözüküyor. Kimbilir belki de ileride bu sözünden cayar. Ancak şu an için öyle bir durum söz konusu...




Contagion, salgının 2. gününde başlıyor. Ve aylar süren bir dönemi anlatıyor. Ancak son kısımları biraz aceleye getiriyor. Filmin süresi bu bakımdan daha uzun olabilirdi. Ancak tekrara gitme korkusu filmi uzatmasına engel olmuş. Bunun yanı sıra filmin son kısmında basit bir kurgu olayı yapılarak tüm film özetlenmeye çalışılmış. Kimilerince yaratıcı bulunsa da bu hareket. Yine de bana göre filmi tamamlayıcı ama şaşırtıcılıktan uzak bir hareket olmuş. Yani sonuç olarak kimilerinin aklında, bunu özetleyebiliyordunuz da, niye bu filmi çektiniz diyenler de hiç az değil. 




Sonuç olarak Contagion, temiz işçiliği, sıkmayan kurgusuyla vasat bir filmin ötesine geçemiyor. Anlattığı şeyler daha önce denenmiş, anlatılmış hikayeler... Hatta o kadar yıldız oyuncu olmadan da film anlatılabilirdi. Tabii onu da filmin tanıtımı olarak kabul edebiliriz. Bu film doksanlı yıllarda yapılsaydı, devrim olarak kabul edilebilirdi. Ancak günümüz için sıradan bir filmden öteye gidemiyor. Salgın filmlerini sevenlere tavsiye edilebilir. Ancak bunun dışında büyük beklentilerle gitmeyin, hayal kırıklığına uğrarsınız...



Dr. Ian Sussman: Blogging is not writing. It's just graffiti with punctuation



Hiç yorum yok: