Kült, esas olarak “din” anlamında kullanılsa da, din ve sosyoloji bilimlerinde, çevrelerindeki kültür veya toplumun genel veya anaarterin dışı gördüğü inanç, uygulama veya ibadetlere kendini adamış bir birleşik insan topluluğuna verilen isimdir.

Kitsch, varolan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak-ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir.

Klişe (Fransızca: Cliché) uzun süre çok fazla kullanılmış ve artık etkisini yitirmiş ifade, fikir ya da öğelerdir.

22 Aralık 2011 Perşembe

Carnage



Yetişkinler genelde kendi mantıklarıyla, her şeyi bilir tavırlarıyla herkese patronluk taslarlar. Çünkü onlar belli bir seviyeye gelmişlerdir. En çok onlar bilirler. Tabii yetişkin olmak da belli bir sorumluluğu yerine getirmek demektir. Bu yüzden de hep meşgul insanlardır. Kendilerini düşünmezler, her şey çocukları içindir. 


Roman Polanski de Carnage'ı böyle bir tiyatro oyunundan sinemaya taşımış. İnsanlar adına önemli gözlemler içeren film, aslında dünyanın nasıl paramparça olduğunu rahatlıkla özetliyor. Bazen küçük şeyler, bütünü göstermeye yeter ne de olsa. 




Filmimizin konusuna çok beklemeden geçelim. Cowan ailesinin oğlu Zachary, Longstreet'lerin oğlu Ethan'a arkadaşları arasında oynarken, bir ağaç dalıyla vurması sonucu zarar görmesine neden oluyor. Aileler de medeni bir şekilde aralarında olayı halletmek üzerine bir araya geliyorlar. Ancak iki ailenin kullandığı üslup da bir süre sonra sinirlerine dokunuyor. Bunun üzerine aralarında münakaşalar çıkıyor. Her diyalog başka bir kavganın kapısını aralarken, aslında uzlaşamayanların çocuklar değil, aileler olduğunu görüyoruz. Ne de olsa yetişkinler öyle değil mi?


Cowan ailesi, biraz daha elit kesimden gelen bir aile, meslekleriyle meşgul insanlar olduğu belli. Hatta ailenin babası bir anlamda işkolikliğini, hiç ayırmadığı telefonuyla fazlaca gözümüze sokuyor. Nitekim o telefona bir şeylerin olacağı gün gibi ortada. Biz sadece ne zaman nasıl bir hareket gelecek onu bekliyoruz. 




Diğer aile ise biraz da orta halli bir aile sayılır. Ancak kendilerini diğerlerinden üstün görebilme yetileri var. Halbuki aile kendi içinde sorunlar da yaşıyor. Kullanılan diyaloglardan ortaya çıkan anlamlara bakıldığında, aslında dışarıya iyi görünen ama kendi içinde sorunları fazlaca olan bir aile tablosuyla karşılaşıyoruz. Bu da yetmezmiş gibi  evin kocası Michael'in annesi sürekli arayarak ve söylenenleri anlamayarak filme renk katıyor. 


Filmin belki de bu dar alandaki en büyük artısı, bir tiyatro oyunundan bekleneceği gibi sağlam bir metne sahip olması denilebilir. Metin o kadar sürükleyici ki, bir saniyeliğine dikkatinizi dağıtamıyorsunuz. Ancak diyaloglardan oluşan filmlerde ortaya çıkan sorun burada da ortaya çıkıyor. Tiyatronun ötesine gidememek...




Bu sorun da nedir diye soruyorsanız, cevabı çok açık; tiyatronun özelliklerini düşünelim. Tiyatro sağlam oyunculukların sergilendiği bir platformdur öyle değil mi? Tamam oyunculuk bakımından aynı şey bu filmde de gösteriliyor. Judie Foster, Kate Winslet ve Christoph Waltz bildiğiniz döktürüyorlar. John C. Reilly ise onlara ayak uydurmaya çalışıyor. Ne de olsa onun karakteri biraz daha zayıf öbürkülerine göre. Tiyatrodaki bir diğer unsur senaryodur. Tamam bu filmde de aynısı var. Dekorlar vardır. Film de daracık mekanda bir nevi dekorlardan oluşuyor. İşte o anda düşünüyoruz. O halde bu filmin tiyatrodan farkı ne?


Tamam oyunculuklar harika, metin süper ama sinematografik öğeleri eksik bir filmle karşı karşıyayız. Çünkü film konusu itibariyle filmin başındaki siluet şeklindeki kısa çocukları gösteren sahneler dışında, bildiğiniz tiyatro oyunun birebir sinemaya taşınmış hali gibi. Hatta insanlar sürekli kapıya kadar çıkıp geri dönüyorlar. Tiyatrodan farkı yok. Bu bağlamda tiyatrosunu izlesek farklı olur muydu? Cevap hayır. 




Bu yüzden de içinde barındırdığı temel problemlerle, muhteşem oyunculuklarıyla artı puanlar alırken; aslında çok sinemaya bir şey katmayan bir tiyatro oyunuyla karşı karşıyayız. Bu açıdan belki cesur denemeler, kadraj filmi zirveye taşıyabilir. Olsun oyunculuklarla yetinmek zorundayız. Filmin kısacık süresi, görüntü bakımından zengin olmayan bu film için yeterli olmuş. 


Sonuç olarak tiyatroya vakit ayıramıyorsanız ve çok seviyorsanız bu film sizin filminizdir. Filmin alt metnini de unutmayalım: Belki de çocuklar kadar olamıyoruz. Onlar kavga etseler de, hep arkadaştırlar. Büyüklerin onlardan çok dersler alması gerekir.  







Hiç yorum yok: