Kült, esas olarak “din” anlamında kullanılsa da, din ve sosyoloji bilimlerinde, çevrelerindeki kültür veya toplumun genel veya anaarterin dışı gördüğü inanç, uygulama veya ibadetlere kendini adamış bir birleşik insan topluluğuna verilen isimdir.

Kitsch, varolan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak-ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir.

Klişe (Fransızca: Cliché) uzun süre çok fazla kullanılmış ve artık etkisini yitirmiş ifade, fikir ya da öğelerdir.

11 Aralık 2011 Pazar

The Son of No One



Geçmiş tozlu bir sandık gibidir. Nefes alamayacağını bilsen de, kaybettiğin bir şeyi bulmuş kadar sevinirsin. Ya da tozdan nefes alamazsın. Her halükarda duygularını canlandıracak kırıntılara rastlarsın. Bu yüzden de geçmiş insanın sırtındaki yük gibidir. Yaşlandıkça ağırlaşır. 


The Son of No One'da da geçmişin gölgesi karakterimizin üzerine yoğunlaşıyor. Önünü gelemeyecek vaziyete geldiğinde kapan canını acıtıyor. Bu yüzden de sırları ortaya çıkarmalı ve ona şantaj yapan kişiyi bulmalıdır. Bir nevi konu amaç doğrultusunda filmimiz ilerler. 




İsterseniz hikayesini biraz açalım. Jonathan kısaca Milk, geçmiş yaşantısını geride bırakmaya çalışan pek genç yaşta sayılmayan 30 yaşlarında çaylak polislik yapan bir adamdır. Karısı ve bir nevi nörolojik bozukluğu olan kızıyla yaşamaktadır. Ancak yıllar önceki bir davanın tekrar göz önüne çıkması sonucunda, Milk geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalır. Çünkü o küçük bir çocukken istemeden de olsa iki kişiyi öldürmek durumunda kalmıştır. Bu olaylar örtbas edilmiştir. Şu an ise bu olaylar ona şantaj malzemesi olarak kullanılmaktadır. Bu olayda o dönemlerde en iyi arkadaşı olan Vinnie şüpheli konumundadır. Olayları aydınlatmaktan başka çaresi yoktur. 




Filmimiz ağır tonlu bir gerilim/drama filmi denilebilir. Bu ağırlık ciddi ciddi damarlarınıza yansıyan atmosfere dönüşse de, temponun düşüklüğü filmin izlenebilirlik olayını oldukça düşürmüş gibi görünüyor. Çünkü film ilerlese de konu sürekli yerinde sayıyor izlenimi veriyor. 


Filmin yönetmeni Dito Montiel, daha çok ilk filmi A Guide to Recognizing to Your Saints filmiyle tanınıyor. Bu film ilk çıktığında iki önemli oyunun doğmasına sebep olmuştu. Bunlardan biri şu an büyük prodüksiyon filmlerin vazgeçilmez ismi Shia Lebeouf ve küllerinden doğan Robert Downey Jr... Bu ilk filmi çeşitli festivallerden büyük beğeni toplasa da yine de tempo bakımından sorunlu başka filmiydi. 




Bu yeni filminde şu anki kariyerinde üç filmde de beraber çalıştığı Channing Tatum ile beraber çalışıyor. Başrolde kendini arayan Milk karakterine mimikleriyle yoğun bir hayat verse de, yine de filmi tek başına sırtlamakta güçlük çekiyor. Henüz A sınıfı oyuncuların yanında yerini alması için yeterli değil, belki ileri de Ryan Gosling gibi doğru projeler seçerek ilerleme kaydedebilir. 


Kadroya baktığımızda zaten yıldılar topluluğu denilebilir. Milk'in karısı rolünde Katie Holmes, barbie bebek kontenjanından yerini almış gibi görünürken; Ray Lioatta artık altın çağlarının sona erdiğinin farkında gibi. Oyunculuğu son derece sığ ve inandırıcılıktan uzak görünüyor. Juliette Binoche kesinlikle verilen karaktere oturmamış. Farklı bir rolde karşımıza çıksa belki de daha derli toplu görünürdü. 




Belki de filmin en ağır topu olan Al Pacino yine görev başında diyebiliriz. O da son dönemde kariyerinde çok hafif filmlerde yer alarak, bir nevi hayranlarını hayal kırıklığına uğratıyor. Bu filmde de taş gibi oynayan tek kişi o. Al Pacino'nun göründüğü sahnelerde film bir anda canlanmaya başlıyor. Ağırlığını ortaya koyuyor. Bu tip senaryo için çok da gereksiz bir rolü var üstelik. Buna rağmen hiç ödün vermeden oyunculuğunu konuşturuyor. Filmin en artı tarafı da o herhalde. 


Karakterlerinin çoğunun ne yapacağı belli karakterler olduğundan çok da merak unsuru oluşturmuyor film. Çünkü şüpheli görebileceğimiz karakterler çok fazla yok. Örneğin Vinnie karakterinin gerçekleri birine açıklayıp açıklamadığı meselesi filmin sonuna kadar seyrediyor. Belki de en büyük merak noktası bu olduğundan. Hikayenin içinde de pek taşıyıcı yapı taşları oluşturulamamış maalesef. 




Sonuç olarak zengin oyuncu kadrosu ve ağır dramasına rağmen beklentileri taşıyamayan, sürprizi fazla olmayan bir film. Karakter draması olarak gözükse de karakterlerin de derinine inmeyerek kartonlaşmasına göz yumuyor. Bir arkadaşlık hikayesi de bu açıdan diyemiyoruz. Belki de reality kanallarındaki cinayet soruşturmaları daha heyecan yaratabilir gibi. Uyumadan önce iyi giden bir film demekten kendimi alamadım...




Loren Bridges: Tampered evidence is wasted evidence 
Officer Thomas Prudenti: Yeah... You realize it's not actually evidence untill someone gives a fuck about this? 





Hiç yorum yok: