Kült, esas olarak “din” anlamında kullanılsa da, din ve sosyoloji bilimlerinde, çevrelerindeki kültür veya toplumun genel veya anaarterin dışı gördüğü inanç, uygulama veya ibadetlere kendini adamış bir birleşik insan topluluğuna verilen isimdir.

Kitsch, varolan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak-ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir.

Klişe (Fransızca: Cliché) uzun süre çok fazla kullanılmış ve artık etkisini yitirmiş ifade, fikir ya da öğelerdir.

13 Aralık 2011 Salı

Warrior



Güçlü bilekler duygusuz olurlar. Bu tamamen palavra! Her insanın içinde duygusal bir tarafı vardır. Kırıldığı noktaları vardır. Dövüşürken inandığı bir şeyler vardır ya da inandığı şeyler için savaşır. Aslında duygusuzca dövüştüğünü zannettiğimiz bu adamlar kendi travmalarıyla dövüşürler. Bu yüzden o şişirilmiş adalelerin etkisinde kalmamak lazım. 


Warrior da tam böyle bir hikayenin peşinden gidiyor. Parçalanmış bir aile dramını dövüşçülerin dünyasından, yüklü para ödüllü bir turnuvanın hemen dibindeyken işliyor. Bu turnuva normal dövüşçüler için prestij, kendini kanıtlama ya da daha konforlu yaşamakken; içlerinden ikisi için çok farklı bir anlam ifade ediyor. Parçalanan hayatlarının kefareti için çıkıyorlar kafese...




Çok bekletmeden filmimizin konusuna geçelim. Baba Paddy çok uzun süredir alkol sorunundan kurtulmak için uğraşan uzun zamandır ayık bir adamdır. Bir gün kapısında orduya katılan oğlunu bulur. Oğlu sarhoş, umursamaz bir haldedir. Babasına acınası gözlerle bakar. İçeride geçmişlerini sorgulamaya başlarlar. Paddy'nin Tommy'den başka Brendan adında başka bir oğlu daha vardır. Brandon bir okulda fizik öğretmenliği yaparken, bir yandan ek işlerde çalışarak üç çocuğunu ve karısını memnun etmeye çalışır. Ancak bazı gerçekler vardır ki; ne kadar çalışsa da evinin ipotek borcunu ödeyemiyordur. Para bulmazsa evi kaybedecektir. Bunun dışında en küçük kızlarının kalbinde sorun vardır. Bu çaresizlikle eskiden yaptığı iş olan dövüşe geri dönmelidir, aksi takdirde hiç şansları olmaz. Diğer yandan Tommy travmatik haliyle, geçmişinde verdiği bir söz için büyük dövüş turnuvası Sparta'ya hazırlanmaktadır. Tanıdığı en iyi antrenör olan babası Paddy'e güvenmek zorundadır. Bu iki ayrı kardeş, aynı turnuvada kozlarını paylaşmaya hazırlanırlar. 




Uzaktan baktığınızda klasik bir dövüş filmi diyebilirsiniz. Fragmanlar veya görüntüler sizi yanıltabilir. Sadece kaslardan oluşan bir senfoni beklemiyordur sizi. İçinde gerçek insanların olduğu, inançların kol gezdiği tamamen kaybolmuş karakterlerin evreninde bir yerlerde buluruz kendimizi. Çünkü artık bu dövüş, dövüş değildir. Farklı anlamlara gelmektedir. 


İki kardeşin açılarından hikayeyi görürüz. Tommy, savaş sırasında belli sarsıntılarla yaşama geri dönmüş bir kişidir. Ailesinin dağılmasından sonra da kendini bir türlü toparlayamamıştır. İçindeki öfke onu ayakta tutmaktadır. Bu yüzden kurallara karşı gelmek onun doğasında vardır. Hiç bir şekilde ona söylenmek istenenlere inanmaz. Artık kendi doğruları vardır. Bu yüzden de bunlar için savaşan biridir o. 




Brendon ise kendi ailesinin parçalanmasıyla beraber, sevdiği kadınla evlenerek geçmişini geride bıraktığını zanneden ve kendine yeni bir yaşam kurmaya çalışan bir adamdır. Ailesi her şeyden önce gelir onun için. Çocukları hayatının anlamıdır. Çünkü onun ailesi dağılmıştır. Çocukları yani kardeşi ve kendisini zorunlu bir seçime sürüklemişlerdir. O öyle yapmak istemez. O çocukları için her şeyi yapmaya razıdır. Üstelik kimsenin ona inanmadığı dönemde, inançları için savaşır. Evi, ailesi, onuru için savaşır. 


Baba Paddy ise geçmişindeki yaptığı hataların kurbanı konumunda, kendini affettirmeye çalışıyor. Ancak oğulları bir türlü onu yürekleriyle affedemiyorlar. Biri hiç destek vermediğinden hayata tek başına tutunduğundan şikayetçiyken, diğeri annesi ölürken babasının alkolden bulanmış beyniyle onları sormamasına dolayı babasından nefret ediyor. O ise artık yalnızlığına alışmış, oğullarının başarılarıyla övünmek isteyen kimsesi olmayan bir adam...




Dövüşler ise tam bir kargaşa ortamı hakim durumda. İki kardeşin dövüşleri de farklı. Birisi son derece bitirici, öfkesiyle durdurulamaz gibi. Diğeri ise tüm rakiplerine karşı zayıf gözüküyor. Tek şansı direnci ve yılmazlığı... Bu yenilmeyen, mücadele eden tavrıyla, kardeşine oranla farklı bir stil uyguluyor. Bu iki stil aynı zamanda kişilerin karakterlerini de birebir ayna gibi yansıtıyor. Hayat duruşlarına son derece iyi göndermelerde bulunuyor. 


Peki ya onlar için büyük para ödül ne ifade eder. Tommy için bir nevi arınma, vicdanını rahat ettirmek... Kardeşi gibi gördüğü bir adamın anısına saygı... Brandon içinse döndüğünde evinin olması ve kızını hayata bağışlamak... Final belki de bu yüzden bu kadar anlamlı olacaktır. Parçalanan ailenin tek istediği şey biraz sevgidir. Sevmek, öfkenin merhemidir. 




Filmin dramatik yapısı o kadar güçlü ki, birebir onların hislerini hissetmenizi sağlıyor. Hatta turnuva sırasında farklı destekçilere sahipler. Birisi askerlerden, dövüş salonundakilerden,  kahramanlıklarıyla destek toplarken, diğeri ailesi ve öğrencilerinden destek buluyor. Yani aynı ailenin bireylerinin farklı yaşamlarını seyircilerde bile bulmamız mümkün. 


Oyuncular nasıl desem ödül mevsiminde ödül toplayacak nitelikteler. Tom Hardy, Nick Nolte ve Joel Edgerton deyim yerindeyse döktürüyorlar. Yaşattığı duygular birebir seyirciye geçiyor. O kadar iyiler ki bu seneki ödül törenlerinde adları geçse keşke diyorsunuz. Ancak filmin zamanlaması çok iyi olmamış olabilir. Bir de her sene dövüş konseptli filmler çok fazla çıkıyor. Bazıları bir yerden yakalıyor.Örneğin geçen seneki Fighter gibi. 




Sonuç olarak dövüş filmi severlere tavsiye edebiliriz. Ancak bu kadar basit değil. Çünkü film başlı başına dövüş sosuyla insanlara sunulan ağır bir drama... Dövüş sahneleri filmin ritmini arttıran bir etken sadece... Seyri son derece sürükleyici bir yaratılmış ki 140 dakikayı hissetmiyorsunuz bile. Tek kelimeyle 2011'in en iyi filmlerinden biri diyebiliriz. 


Tavsiyemdir...



Tom Conlon: I think I liked you better when you were a drunk. 




***




Frank Campana: Look at me! Look at me! Why are we here, Brendan? Why are we here? Are we here to win this fight? You tell me, 'cause if we're not, I'll throw in the towel right now. We'll get Tess and we will go home. You don't knock him out, you lose the fight. Understand me? You don't knock him out, you don't have a home.




Hiç yorum yok: