Kült, esas olarak “din” anlamında kullanılsa da, din ve sosyoloji bilimlerinde, çevrelerindeki kültür veya toplumun genel veya anaarterin dışı gördüğü inanç, uygulama veya ibadetlere kendini adamış bir birleşik insan topluluğuna verilen isimdir.

Kitsch, varolan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak-ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir.

Klişe (Fransızca: Cliché) uzun süre çok fazla kullanılmış ve artık etkisini yitirmiş ifade, fikir ya da öğelerdir.

30 Aralık 2011 Cuma

Der Sandmann



Zaman kumları akıp giderken, insanlar bir rutinin esiri olmuşlardır. Hayat monotondur, yapılacak çok da bir olay yok gibidir. O anlarda akışına bırakırsınız. Peki ya zamanınız yoksa? O an panik kapınızdadır. Bu yüzden de yitirilen zamanlar telafi edilmelidir. Bu telafi ancak gözden kaçırdığınız olaylarla olur. 


Festivallerde dolaşan ilginç bir filmden bahsediyorum sizlere. Adı Der Sandmann... Diğer adıyla Kum Adam... Modern bir pinokyo hikayesi diyebileceğimiz film, adeta masalsı bir yapının içinde bizlere sürreal bir gerçeklik sunuyor. Üstelik bunu yaparken, özgünlüğünü de kaybetmiyor. 




Kısaca konusuna değinirsek; Benno ismindeki bir adam, bir pul koleksiyoncusunun yanında çalışmaktadır. Burada pullara değer biçer, onlarla ilgilenir. Ancak değerli pulları gördüğünde kendine saklamayı tercih eder. Çünkü o güzel bir sevgilisi olan, vücudu formda ve işinin hası bir adamdır. Her şeyi hak ettiğine inanır. Ancak bir gün tuhaf olaylar başlar. Garip rüyalar görür ve ardından yatağında kum taneleriyle uyanmaya başlar. Her gece tekrarlanan bu olaylardan sonra, vücudundan dökülen bu kum tanelerine anlam veremez. Doktorlar da her fonksiyonunun normal olduğunu söylemektedirler. O halde bu kum da neyin nesidir? Bu işi çözmek için ona yardım edebilecek tek kişi vardır. O da kavgalı olduğu, nefret ettiği alt kattaki kafenin sahibi Sandra'dır...




Bir nevi sürreal bir kurmacanın etrafında dönen bir hikayeyle karşı karşıyayız. Tarifi mümkün olmayan bu fantastik olay, bir nevi çocukluğumuzdaki masalları hatırlatıyor. Hatta kimilerine Örümcek Adam'daki kum adamı da hatırlatabilir. 


Bir nevi ahlak duygularının yargılaması konumundaki hikayede, yalan söyleyerek hayatının düzenini kuran bir adamın, aklına dahi gelemeyecek bu sorunla karşılaştığında neler yapabileceğine şahit oluyoruz. Çünkü karakterimiz bir süre sonra kumun insanları uyutucu etkisini fark ediyor. Bu etki sayesinde tuhaf bir süper kahraman gücüne sahip olduğu gerçeği açığa çıkıyor. 




Tabii her şey bu kadar toz pembe değil. Tüm bu olanlara sebep, Benno'nun yalan üzerine kurduğu yaşantısına bağlanıyor. Geçmişte yaşadığı talihsizliğin bilinçaltına yansımasıyla, bir nevi çekilemez bir adam olan Benno, bir yandan geçmişiyle yüzleşirken, diğer yandan da tanımadan yargıladığı kişilerin gerçek yüzlerini görme fırsatı buluyor. 


Oyunculukların kimi zaman absürt seviyeye vardığı filmde, konu itibariyle bu tip oyunculuk tercihleri sırıtmıyor. Senaryonun hayalperestliği ile dünyasının gerçeküstücülüğü içinde eriyor. Bir nevi seyir zevkini harmanlayan bir film halini alıyor. 




Filmin oyuncularını bir kenara bırakırsak, belki en önemli başrollerden biri de müzik denilebilir. Zaten kendi içinde kötü müzik ve iyi müzik eleştirisi yapan bu Pinokyo kırması film, aynı zamanda rüyaların dünyasında yolculuk etmemizi de sağlıyor. Hatta rüyalara hükmetme şansı vererek bir nevi Avrupalı, katmansız Inception demek çok da kötü bir benzetme olmaz. Tabii iki film de birbiriyle çok alakasız onu belirtmek lazım. Sadece fikir açısında bir esprileri benziyor. 


Sonuç olarak son dönemdeki en yaratıcı ve eğlenceli filmlerden birisine hazır olun. Hayalperestliğin hiç ölmediği semalardan bu filmi şiddetle tavsiye ediyorum. Kum saatinin kumları dökülürken, bu filmin içinde geçirdiğiniz süreyi hatırlamayacaksınız bile...









Hiç yorum yok: